USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İYİYİZ HOŞUZ

18-10-2020
Bu yazıda asla romantik olmayacağım, edebî olmak mı? Umurumda bile değil. Belki gerçekleri bağıracağım ve siz yine kulaklarınızı tıkayacaksınız. Okuyucu pek sevmezmiş ya eleştirilmeyi, o da umurumda değil. Zaten doğru dürüst kaç insan okuyor ki?

Popüler kitapları okumanıza da hiçbir şey okumamanıza da alışkınız ama izlediğinizi de yorumlayamıyor musunuz? Neden hap gibi yutuyorsunuz her sunulanı? Tamam, en baştan başlayarak anlatayım. Sosyal medya hesaplarınızda paylaştığınız fotoğraflar... Mesele bununla başladı ilk, bu yazı bununla doğdu. Paylaşalım tabi, paylaşmak hakkımız. Gülmek de hakkımız da sahte olmasa o gülüşler... Çok mu Polyanna'sınız ne? Her fotoğrafta otuz iki dişiniz görünürken... Ya da şöyle sorayım çok mu sahtesiniz ne? Bence SAHTESİNİZ! Eskiden sahte davrananlara "maskeli" derdik hatırlayanlar olacak. Şimdi maskelerimiz bile gerçek ama siz pek sahtesiniz.

Bir televizyon programı açsam pislik fışkırıyor içinden midem kaldırmıyor, kimin çocuğu kimden? Kim kime ne yapmış? Uykularım bozulmasın, diyorum daha çok utanmayayım insan olmaktan en iyisi haberlere bakayım. Açıyorum haberleri sunucu mikrofon uzatıyor bir ablaya, abla "Çok iyiyiz, hoşuz." diyor. Ne var bunda, diyebilirsiniz. O, iyidir belki hoştur. Ancak başka dünyada yaşıyorsa mümkündür iyi ve hoş olması. Açız, geçinemiyoruz derken bir taraf; gencecik ve yetenekli insanlar üniversiteleri bitirip işsizlikle yıpranırken ne bileyim yanı başımızda kalleşçe bir savaş -ki savaşın bile bir adaleti olmalı... Salgından ölenlerin sayısı artmış kimin umurunda? Göster otuz iki dişini, süper! Çek kızım selfiemizi. Düğünde çek, halayda çek, kahve içerken çek.. Çek de çek. Abart çekmeyi mezar başında bile çek!

Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Geçen yaz tatil için gittiğim yer tam bir yaşlılar yurdu çıkmıştı. Kimseyi rencide etmek için yazmıyorum bunu ayrıca ben de çok genç sayılmam artık. Diyeyim ki benden yirmi otuz yaş büyüklüktekiler çoğunluktaydı orada. Kadınların boyunlarındaki inci kolyeler gözlerimi alıyor, dudaklarındaki rengi cesur rujlar dudaklarımı ısırmama sebep oluyordu. Yaşama sevinci diyebilirsiniz siz buna... Birileri "Yıkılmadım ayaktayım mesajı da" diyebilir. Ben de derim ki "Dünya yansa umurumda değil." deme gayreti. Yanımdaki arkadaş ne demişti biliyor musunuz, birbirlerine hava atıyor bu insanlar... Oydu buydu. Peki, hepsinin ortak ana fikri neydi? Söyleyeyim hemen: Koca bir SAHTELİK! Olduğundan farklı görünme gayreti, el alem ne der kaygısı. Çok mu haksızlar insanın insanı ayıpladığı dünyada? O da ayrı bir yazı konusu. Bu yazı sahtelik üstüne.

O kadar sahteyiz işte. Bu yüzden kızıyorum dişlerinizi göstererek çekildiğiniz fotoğraflara... Bilsem ki gülüşünüz gerçek daha çok gülün isterim. Ne yazık ki mutlu değiliz hiçbirimiz. Olmayalım da çocukların geleceği kararırken. açken birileri, umutsuzken yurdun gençleri, yanıp giderken bir şehir, ahlâksızlık alıp gitmişken başını ya da birileri ölürken... Bizi mutluymuş gibi davranmaya zorlayan ne? Anlamsız değil mi bu başkasına iyi görünme arzusu.

İyiyiz, hoşuz be abla. Sen haklısın. Hangi dünyada yaşıyorsun bilmiyorum ama haklısın. Ne demişti yazar "Güzel bir rüyan var diye hayatını uykuda geçiremezsin." Sen hayatını uykuda ve güzelliklerle geçiriyorsun diye ben istemediğim bir hayatı yaşıyorum, e uyansan mı artık? Bence geç bile kaldın.