KISSADAN HİSSE !

Ihtiyar adam oturduğu yerden Kımıltısız ve kütleşmiş duygulara sataşıyordu.
Öndişleri düşmüş çirkin ağızı küfürle bir açılıp bir kapanıyordu.
Serin hava yırtık paltosuna dokununca irkiliyor alelacele ucuz şabından bir yudum içiyor göz kapaklarının üzerine düşen kalın kaşlarını istemsiz bir biçimde oynatıyordu. 
Elleri çatlamış kirden gözükmüyor ikinci boğumdan sonrası olmayan işaret parmağını salladıkca yüzü şekilden şekile giriyordu.
Benim gözlerimin sınırlarında olmayan biriyle kavga eder gibiydi.
Pis sakalından aşağa süzülen şarabı elinin tersiyle silip sakalını şöyle bir sıvazladı.
Tırnaklarının içi toprağı kazan köstebek tırnakları gibi uzun ve pisti.
Başına sardığı yün atkı güvelerin delik deşik ettigi bir şeydi.
İğrenerek baktım bir süre kesin leş gibi de kokuyordur bu herif diye düşündüm.
Ama nedense dikkatimi çekmişti hal ve hareketleri akıl sağlığı pek tekin değildi anlaşılan.
Kimsenin görmedi biriyle konuştuğuna göre...
Biraz daha yakınına yaklaştım ama benim farkımda değildi yada ben öyle sanıyordum.
Yüzü solgun Avurtları çökmüş uzun ince burnu soğuktan kızarmıştı. 
Sinsice yaklaşıp neler konuştuğuna kulak kabarttım..
-Dünyada yaşiyorsunuz diye insan mısınız siz diyordu 
Kime diyordu etrafta kimseler de yoktu... 
Başını kararmış gök yüzüne doğru kaldırdı ve haykırdı
Ahhh Tanrım ah!! ne yaptın sen !!
Ne yaptın!!..
Beni bir kez yarattın artık öldüremeyeceksin de diyordu.
Sonra ses tonunu biraz daha kıstı sitemkâr bir edayla
Bu bir ödül mü? yosa lanet mi? bilemiyorum.
Akıl sonsuzluğun yolu...
yoruldu ayaklarım.
Görmüyor musun.
Verdiğin akıl bana ihanet etmişse suç beni mi hem...
Bu adam akıldan dem vuruyordu iyice dikkatimi çekmişti.
Artık üşümüyordumda.
Tüm kaslarım soğuk havayı emmiş artık esen rüzgarlara yer kalmamış kaskatı kesilmiştim muhtemelen seksen yaşını çoktan geçmişti bu ihtiyar...
peki ona göre akıl neydi..
bu merak beni yerimden kımıldatmıyordu adeta put kesmiştim. 
Belliki bir ömrü sorguyla geçmişti bu onda bir nevi alıskanlık kesp etmiş gibiydi yada alışkanlıktan ziyade onda bir melike hükmündeydi. Daha fazla dayanamadım merakıma yenilerek. Yanına sokuldum.
Hey ihtiyar diye seslendim hiç irkilmeden bana doğru döndü gri ve solğun gözlerini bana dikti.
Sence akıl nedir diye sordum
yüzüme gülümsedi elindeki bitmekte olan şarap şişesini havaya doğru kaldırarak konuştu.
Soğuk bir gecede ihtiyar bir deliden akıllı bir söz beklememektir dedi