USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KÜLLÜ EKMEK

18-11-2021
Büyük babam anlatmıştı ihtiyar yüzünde okunması güç bir ifade ile seyrek kirpikli küçücük gözleri nemli nemli, soluğu yorgun kelimeleri kırık dökük...
O' konuşunca pürdikkat kesilirdim anlardım ki geçmişe yolculuk başlayacak nitekim öyle de olurdu. Soba üzerinde kaynayan eski çaydanlıkta buharını salan ayva yaprağı ve karanfilin rayihası odayı öyle bir kaplardı ki doyumsuz...
Ne zaman eskiler dense bu koku burnumda burcu burcu tüter hiç unutmam bir kış akşamı dedemle birlikte mavi örtülü sedirde yan yana oturuyorduk, ona iyice sokulmuşluğum mu onu tetikledi nedir bilemiyorum belki de benim ondan bir şefkat beklediğimi hissetti ve taa!! Çocukluğuna götürdü bu hâl onu, şefkat bekleyen öksüzlük yıllarına, masum çocukluğuna, öyle yavaş yavaş başladı ki anlatmaya sanki birazdan anlatacağı anıları sır kapaklı sandığından sessizce çıkarıp ortaya koyuyordu.
Kızım dedi, biz tam dört kardeş öksüz kaldık, fakirlik desen diz boyu, kardeşlerim ufaktı en büyüğü ben henüz dokuz yaşlarında, bakıma muhtaç sersefil üstelik.
Babamı konukomşu ikna etmiş olmalı ki bir akşam açlıktan ağlayan kardeşlerimi görünce bu böyle olmaz! Böyle olmaz bu dedi ve ekledi bu ocak tütmeli bu evde sıcak aş pişmeli kafasında ki yıpranmış kasketi çıkarıp dişleriyle eziyordu ağlamamak için kendini zorluyordu belli ki hızla odadan çıkıp gitti.
Gün geldi bize başka bir ana getirdi babam, nereden bulmuştu bu kadını kimin nesiydi çocuk aklım almıyordu, babam gayri bu sizin ananız demişti ana mıydı gerçekten? Evimize getirdiği bu kadın bitmeyen çilemiz miydi Yoksa?
Bizim kederimiz günbegün daha bir arttı gitti...
Hiç unutmam ne zaman Elif ana desem gözlerinden çıkan hiddet Ok olur ruhuma saplanırdı, sözün devamını getiremez olurdum.
Açlığım dayanılmaz olunca ana açım desem önce bir temiz dayak yer duvardan duvara itilipkakılırdım.
Aklım ererdi ermesine de babama olup biteni söyleyemezdim.
Açtım, açtık, yemek şefkat gördüğümüz yoktu, bindebir merhamete gelir gibi olurdu Elif ana o vakit açıktım ana derdim dil ucuyla yüzüne bakmaya korkarak. Analığım söylenerek oturduğu yerden kalkar yufka emekiğin içine ocaktan aldığı külü serper al zıkkımlan derdi.
Ağlaya ağlaya çook küllü ekmek yedik biz...
Biraz sustu dedem, kafasını bir sağa bir sola salladı belki de zihnine üşüşen kötü anıları kovalamaya çalışıyordu.
Kulağımda hep o ses
Zalimliğin ölçüsü yok! Kızım ölçüsü yok!.
Küçürek öykü de bugün