USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

RAUF BEY

22-02-2022
İlk etapta duvardaki gravür dikkatimi çekiyor ölü bir kuş.
Oda duvarlarının dipleri nemlenmiş içeride ağır bir küf kokusu hakim.
Tekli koltuğun kırık bacağı oturup kalktıkça denge yitimine uğruyor olmalı. Beni odaya alan bakıcı kadın ortalıktan kayboldu hâlâ ayaktayım.
Rauf Beyin teşrif etmesini bekliyorum.
Diğer odadan usul usul geliyor bana doğru başıyla selamlıyor beni, tokalaşmıyoruz.
Henüz oturmam için bir yer gösterilmedi bana ayaktayım, öylece ona bakıyorum, bordo röpteşambırlı ihtiyar pek memnun gözükmüyor orada bulunmamdan rahatsız gibi hatta bana karşın duyarsız ya da ben öyle vehmediyorum.
Oysa buraya gelirken nasılda heyecanlıydım, şimdi pişmanlık denen his duygularımın eşiğinde bekliyor.
Sorularım ve soracaklarım birden zihnimden uçup gitti.
Rauf Bey ağzını açıp tek kelime bile etmiyor hakeza bende öyle.
Saat 2:30'u gösteriyor. Benim ise saat 17:00 vapurunda olmam gerekiyor.
Ah! Kamil Bey ne diye beni gönderirsin bu bunağın yanına röportaj için, için için kızıyorum patrona.
İçimden sürekli gözünü seveyim Rauf Bey hadi artık başlayalım diyorum ama içim bir garip umutsuzlukla savaş halinde. Yüzüm şekilden şekile giriyor olmalı gerildim, ellerim huysuz sürekli parmaklarımı çıtlatmak sinir bozucu bir sesi doğruyor.
Ve ben hâlâ odanın orta yerinde ayaktayım, bacağı kırık koltuktan başka oturulacak başka bir koltuk yok onada Rauf Bey oturdu...
Nihayet sessizlik bozuluyor mu ne!
Rauf Bey benimle göz kontağı bile kurmadan Gita'nın bir cümlesiyle başlıyor konuşmaya.
" Ne bu dünya ne öbür dünya ne de mutluluk şüpheye terk edilmiş insan içindir." Dedikten sonra yine susuyor uzun bir sessizlik odada saatin tik takları ve küf kokusu...
İkimizde boş gözlerle odaya bakıyoruz ya da boş boş bakan benim.
Ona duyduğum ilgiye karşı koymaya çalışıyorum ama nafile bir şey var onda beni çeken gözleri yorgun, dudakları renksiz bir ihtiyar oysaki.
Onun hakkında birçok şey duymuştum abartılıyor olabilir diye düşünmüştüm şimdi bunca şeyi bilmesine rağmen hayatını nasıl devam ettirdiğini düşünüyorum bilgi abidesi var karşımda odadaki kitaplığa bakılırsa hepsini okumuş olmalı
Onun bilgisini tasavvur etmek kaygı veriyor bana.
Bende susuyorum, istiyorum ki bir cümle daha kursun soru sormak için dilim çözülsün.
Gittikçe daha zor ayırt ediyorum zihnimde hazırladığım soruları ve nihayetinde hepsi uçup gidiyor. olgörüp toparlayamıyorum.
Daha çok hislerime yoğunlaşmış buluyorum kendimi.
Bir şey daha mırıldanıyor Rauf Bey bellibelirsiz.
"Nedeni teşhis edilebilir haller verimli değildir." Fazlaca etkileyici buluyorum bu sözü, inleme gibi, sayıklama gibi, netliği kendi içinde kaybolmuş.
Eskipüskü bir daktilo ilişiyor gözüme kim bilir kaç kez dokundu tuşlara şimdi biçimleri bozulmuş bu ihtiyar parmaklar.
Adetler ve yasalar karşısındaki duruşunu merak ediyorum sonra...
Bu aşırı hassas ve kırılgan adamın birikimlerine iyice merak salıyorum.
Bacağı kırık koltukta yarı uykulu yarı uyanık duran adama karşın muhabbet duyuyorum çok ilginç.
Artık ne saat ne de vapur umurumda.
Bir ara derin bir uykudan uyanır gibi silkiniyor pürdikkat yüzüne bakıyorum ağzından çıkacak her cümle bana lütuf niteliği taşıyor.
"Acı çekmemiş kimse varlık değildir" sözü yüzüme tokat gibi çarpıyor irkiliyorum. Geldiğimden buyana Söylediği üç sözü bir ömür tahsil edilir nitelikte buluyorum.
Daha fazla onu yormamak adına müsadesini istiyorum.
Yanından ayrılırken aklıma gelen tek şey Rauf Beyin mücadelesinin dünyayla ilgisi olmadığına daha büyük bir şeyle, dünya yorgunluğuyla mücadele ettiğinin kanısına varıyorum.
Minimal öyküde bugün