USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KOLEKSİYONCU

20-01-2019

Tozlu raflara da bakın, ne kadar çok kitap var. Kitaplık almamış, masanın üzerine konulmuş birazı da. Buranın sahibi kitabı seviyor olmalı. Her türden kitap  var neredeyse : Tarih, felsefe, araştırma, öykü, şiir... İlgi alanı da geniş demek ki.

Peki, bu kitapların kaç tanesini okudu dersiniz? Hepsini mi? Yok canım, mübalağa ediyorsunuz. Yarısını? Yine bilemediniz. Ben söyleyeyim, onda birini bile okumadı. O, kitap okumayı değil almayı sevenlerden. Eşi dostu bilgili olduğuna inansın yeter. Gerçi, şimdi haksızlık da etmeyelim. Kitapları ilk aldığında raflara koymadan şöyle bir bakıyor arka kapaklarındaki tanıtım yazılarına. O kadar olmasın mı, bir arkadaşı "Ne anlatılıyor bu kitapta?" diye sorarsa hiç yanıt veremesin mi?

İşte, bizim "koleksiyoncu" diyebileceğimiz türden biri bu. Başka birtakım özellikleri de var mı, derseniz değinelim.  Bir kere arkadaş çok sosyal bir varlık . Konuşmayı seviyor. Yeni insanlar tanımaya  önem veriyor -ki bildiği sınırsız konularda konuşabilip zekasını daha çok kişiye kanıtlasın. Bu arada çok bilgili(!) Siyasetten tutun sanata kadar her alanda bilgisi var. Yalnız, bilgileri çok derin değil, o kadarcık kusurunu hoş görüverin canım.

Böylesi bir koleksiyoncunun çocukluğu nasıldı dersiniz? Okul yıllarında sınıf kitaplığının önünden ayrılmaz sık sık kitap alırdı. Aldığı kitabı eve getirir, üç gün bekletir, kapağını açmadan geri götürürdü. Kitap taşıyıcılığı ile başlamıştı koleksiyonculuk hayallerine, taşımak zor gelmişse demek. Taşımasaymış, diyebilirsiniz ama sınıf arkadaşlarının çoğu kitaplıktan kitap alırken o almasın mı, öğretmeni onu da okuyor sanmasın mı, ya anası "Büyük adam olacak" diye gurur duymasın mı? Böyle de sürdü gitti işte, bugünlere geldi. Tanıdınız mı onu? Onun gibisi ne kadar da çok nereden tanıyalım, diyebilirsiniz. Haklısınız da gerçekten onun gibisi çok. Okumak yerine sağdan soldan duyduklarıyla bilgi satan, azıcık aklıyla hava atan, boş temel üzerine kurulmuş fikirlerin sahibi...

Okumayan, araştırıp sorgulamayan her insana pek çok açıdan kızılabilir fakat yukarıda koleksiyoncu diye anlattığımız türden insanları daha kızılası bulurum ben. Okumayan ve okumadığını söyleyen insan dürüsttür en azından. Alıp biriktiren, kitapların üç beş sayfasına göz atan, raflar dolusu kitabı evine gelip gidenler görsün diye sergileyen koleksiyonculara daha çok kızmakta  haklıyım çünkü onlarda dürüstlük de yok. Hiç okumayan mı okur gibi yapan mı hangisi daha tehlikeli derseniz koleksiyoncular daha tehlikeli derim çünkü kendilerini tanıyanların beklentisini yükseltirler. Toplumu değiştireceklerine inandırırlar.

Şu da bir gerçek ki okumayan her insan her ne şekilde olursa olsun bu toplumun ilerlemesine küçücük bir katkı sunamaz. Yani, koleksiyoncular ve hiç kitap alıp okumayanlar bu konuda eşit olup toplumsal anlamda başımıza gelen olumsuzlukların çoğunun nedenidirler. Kendilerinden çok bize zarar verirler. Kendileri sorgulamayı, araştırmayı bilmediklerinden başlarına gelenden memnundurlar çoğu kez. Ya biz? Biz onların da seçimlerine katlanmak zorunda olmaktan ne derece memnunuz?