USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kuş Gözü!.

23-02-2018

Kanatları yorulunca şehrin en güzel ağaçlarından  birinin dalına konmuştu.

Ne kadar çok Kent, Şehir, Köy görmüştü.

Koca gövdeli sık yapraklı ağacın dalında etrafı seyre koyuldu.

İlk duyduğu  ses  genç bir delikanlıya aitti onun dalında bulunduğu ağacın gövdesine yaslanmış kızı kollarıyla sarmış genç kıza onu ne çok sevdiğini söylüyor aynı anda da öpücükler diziyordu kızın narin boynuna.

Bulunduğu dalda gençlerin aşkına seranat yaparcasına bir süre şakıdı şakıdı.

Kanatlarını açtı durduğu yerde çırpıştırdı  kanatlarını kontrol etti evet yorulmuştu dinlenmeliydi.

Ağacın dalları arasından yeryüzünü seyre koyuldu.

Nedense insanlar hep bir koşuşturma içindeydiler üstelik bir çok asık surat dolaşıyordu toprağın üzerinde

ilginç dedi, çok ilginç!

Kimse başını kaldırıp göğe bakmaz mı bu şehirde

Bulunduğu daldan bir alttaki dala sıçradı evet evet buradan daha net görebiliyordu insanları

-Demek böyle deli gibi çalışarak mahvetmişler güzelim doğayı diye hayıflandı.

Gençlerin aşk nameleri bitmiş henüz gitmişlerdi ki çişi gelen oğlunu ağacın altına işeten kadını gördü.

Hem çocuğa vuruyor hem de söyleniyordu olmaz olasıca! şimdi sırası mı çişin.

-Çişin sırası?..

-çişin sırası da mı vardı...

Olduğu yerde kanatlarını açtı çırpındı çırpınınca daldan irice bir yaprak düşüverdi çocuğun kafasına

çocuk kafasını kaldırınca dalda onu gördü anne! anne! bak!" ne güzel bir kuş!.

Kadın çocuğun ensesine bir tokat patlattı başlatma şimdi kuşundan!!..

Çocuğu elinden çeke çeke sürüyerek götürüyordu, çocuk hem küçük adımlarıyla annesine yetişmeye çalışıyor hem de dönüp dönüp arkasına bakarak ama kuş! kuş!...

Durduğu daldan havalandı mavi gökyüzünde bir müddet uçtu uçtu...

Tam kanatsız varlıkların  kötü olduğuna kanaat getirecekti ki yaşlı bir adam elinde bir avuç buğday bırakıverdi ağacın büyük gövdesinin yanına.

Acıkmıştı bir pike yapıp tekrardan ağacın dalına kondu bir alttaki dala sıçradı sonra bir alttakine bir alttakine daha derken insanların ayak bastığı toprağa iniverdi.

Güzel gagasıyla başladı tek tek buğdayları toplamaya bir tane yiyor biraz duruyor etrafa ürkek ürkek bakınıyor bir diğerini kursağına indiriyordu.

Birden kanatları kaskatı kesildi, gözleri keskin bakışını yitirdi sendeledi uçmak için yekindi ama uçamadı.

O sırada bir ses işitti yaşlı adama birisi sürekli soruyordu

zehirli buğday değil mi bunlar.

Küçük kalbi sıkıştı sırt üstü devriliverdi. gözleri son kez mavi göğe bakarken şöyle diyordu

Gerçekten de kanatları olmayan varlıklar kötüymüş?