USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

NEREYE BAKSAK?

08-05-2019

Bu yazıyı okurken birçoğunuz "Hayatın anlamı üzerine düşünme yaşını çoktan geçtik." diyebilirsiniz. Ancak insan, hangi yaşta olursa olsun kendini bazen hayatın anlamı ya da -bana göre- anlamsızlığı üzerine düşünürken buluverir. Zihin, yaşamak için anlamlı sebepler arayabilir.  O sebeplere inanılmaz bir ihtiyaç duyarak bulduğunuz en küçük anlama dahi kucak açmaya hazır siz de zihninizle birlikte arayıp durursunuz.

Yaşadığımız ülkenin -ki her ülke, orada yaşayanların dünyasıdır da- bozulduğunu düşünmek belki zihnimizin yaşamı anlamlı kılabilecek sebepler arzulamasına, aramasına neden oluyordur. Bu anlamlı sebepleri ararken kendimizi dört tarafı göğe kadar yükselen kalın duvarlar arasında hissedebiliriz.  Hele de ´memleket meselelerini düşünürken yüreğimiz, umarsızca çırpınan bir kuşa dönüşebilir. Nasıl dönüşmesin?  Nerede, hangi alanda arasak hayatın anlamını orada bir kirlenmişlik görmüyor muyuz?

Siyasete baksak; fillerde her daim tepişme, çimende her daim ezilme, koltuk kapmaca,itmece, dürtmece, yalan dolan...

Topluma baksak; çürümüş değerler bütünü, hoşgörüsüzlük, can çekişen saygı, yitip giden sevgi, hiç olmayan ahbaplık...

Eğitime baksak; boşa bir uğraş, akıntıya karşı kürek çekme; yetenekleri, ilgi alanları, başarıları bakımından gittikçe gerileyen nesil, kof bilgiler bütünü ...  (Gittikçe gerileyen nesil demişken çocuklarımız, teknoloji adını verdiğimiz efendinin çoktan birer tutsağı olmuş. Zihinlerinin, ellerinin, dillerinin yetenekli tüm hücreleri küçük, büyük ekranlar karşısında hızla eriyip gidiyor. Ne yazık ki geleceğimiz düşünemeyen, üretemeyen, anlatamayan... bir nesle emanet olacak.)

Doğaya mı baksak? Belki orada güneşin en ince çatlağından süzülüp gelen bir incecik ışının, toprakta boynu bükük bir papatyaya teselli verdiğini görürüz. Belki kuşların neşeli seslerini duyarız da içimiz açılır. Belki salkım söğütlerin yeşil saçlarını okşarız. Belki de belki... Ancak orada da ölen güzelliklere ağıtlar yakan bir kirli dereden başka görebilecek pek bir şeyimizin kalmadığını sanıyorum.

Zihnimiz, gözümüz hayatın anlamına dair izler bulabilmek için nereye baksa tatmin edici bir cevap bulamayacak anlaşılan. Baktığı her yerde anlamsızlık zincirinin, kokuşmuşluğun, çürümüşlüğün, kirlenmişliğin, yok edişin(bu liste uzar gider) eserini görecek. Daha dikkatle bakarsa da bu eser sahibinin İNSAN olduğunu fark edecek. Bütün bunları insan başlattı hem de var oluşuyla birlikte ve yer yüzünden son insan da silinip gidene dek biz nereye bakacağımızı şaşıracağız. Oysa hayata anlamını verecek olan biz insanların anlamlı, merhametli, sevecen, üretken işleriydi. Hayat, güzelliklerden doğacak anlam noktasına da sevgiyi yerleştirecekti. İnsan bu gerçeği anlamadığı sürece ne yapsak, nereye baksak  yaşamak için değer sebepler bulamayız.