USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

YÜRÜMENİN EN GÜZEL YANI

07-01-2021

Upuzun bir yola çıktım bugün, içime içime attım tüm  adımlarımı, görenler yolda yürüdüğümü sansalar da ben aslında içimde yürüdüm, her şey sadece fondu.

Mahalle aralarından geçtim bugün. Belki bu şehrin arka mahallerini daha çok seviyorum. Belki değil, çokça...  Hele son zamanlarda daha bir sever oldum.

Balkonda bir bebek gördüm ne de sarışındı yüzü, güneşten mi almıştı rengini hep mi öyleydi bilemedim.  Daracık yollar, yapraklarıyla çoktan vedalaşmış çıplak ağaçlar, kendini soğuktan korumak için yağlanmış, postlanmış kediler... Bir sokaktan diğerine dönerken yavaşça siliniyordu önceki sokak aklımdan. Ben zaten yürüyüşleri, hafızamı temizlediği için sevdim. Oyalayıp uzaklaştırdığı için omuzlarımı ezen yükten, beni kendimin dışına bakmaya iterken birçok yeni şeyi de içime kattığı için...

İki yanımdan akıp gitti türlü türlü insanlar, insanlara ait yaşamlardan kesitler. Ben sokağın sunduğu bu kesitleri izleyip hikayeler kurgulamayı sevdim. Hatta buna bayıldım. Kimi yerde bir karı koca tartışmasına kulak misafiri oluyordum, kimi yerde iki gencin yürek çarpıntısına tanık... Bahçelerde soba kovası boşaltan güçlü kadın kolları görüp kol kaslarını çok çalışmalarına yoruyordum. Tamam, itiraf ediyorum biraz da kocalarının tembelliğine yordum bu durumu.

Bembeyaz spor ayakkabılarıyla biriken yağmur sularına korkusuzca basan özgür çocuklar gördüm. Hem kıskandım o çocukları hem sevindim onlar adına. İkinci bir ayakkabı derdinde olmayacaklardı demek, "Neden ayakkabılarını çamur yaptın!" diye öfkelenen bir el, tokat olup özgürlüklerine inmeyecekti demek.

Yürüdükçe bir gün öncesine kadar varlığını bile bilmediğim insanların yüzü oluyordu sokaklar. Şu sokak senin, bu sokak benim; kaşıydı, gözüydü  derken nasıl bitiveriyorsa insanlara duyulan hisler, ne yazık ki onlar da bitiveriyordu. Bu küçük kentin daracık sokakları hele, iki adımlıktı. Oysa ben yürürken, henüz yazılmamış birçok öyküyü okuyordum. Dönüş yolunda, okuduğum en güzel öykünün son sayfasına gelmiş gibi hissediyordum kendimi, bitsin istemiyordum. Bitmesinden korkuyordum.

İnsanlara bakmak için bu mesafe iyiydi çünkü. Bir zamanlar "dostum" dediklerini kaybederdin de bu mesafedeki insanlar üzerine her türlü hayali kurar, onları hikayeleştirip sonsuzca yaşatırdın. Onlara anlamlar yükler, hikayelerine konuk ederdin. Hemen unutabilirdin de ama onlardan beklentiye girmez, sokaktakilere bağlanmaz ve hayal kırıklığı ya da acı yaşamazdın. Kısacası sen ayarlıyordun mesafeyi. Yürümenin en güzel yanı buydu işte.