USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ZAMAN UNUTKANDIR DİYENLERE

15-09-2020
Zaman unuttururmuş, peh! İşte size koca bir yalan. Unutkan olan zaman değil ki bizleriz. Unutkanlığı yerinde kullandığımız sürece sorun yok da sanki biz onu biraz müsrifçe kullanıyoruz. Unutmayı, çoğunuzun inandığı gibi ben de çoğu kez bir nimet kabul ediyorum. Ölümü unutarak yaşadığında insan, acılarını unutabildiğinde ya da kötülükleri... Evet, pekala nimetten sayabiliriz unutmayı. Ya sevmeyi unutursa insan? Bu da nimetten sayılmaz herhalde?

Çoğumuz unuttuk sevmeyi. Yani karşılıksız ve katıksız sevmeyi... Yani kendimizden başkasını sevmeyi... Yani ailemizin dışındakileri de sevmeyi...Yani tüm varlıkları sevmeyi... Bir sihir olan sevmeyi. Dünyadaki tüm kötülükleri yenebilecek tek ve en güçlü duyguyu... Yüreğine düştüğü zaman sana zaferler vadeden, her şeyi olduğundan güzel gösteren, gözlerine ay ışığı düşmüş gibi ateşini dışa vuran sevmeyi... Unuttuk.

Bütün bunları da nereden mi çıkarıyorum? Şu karanlık pandemi günleri boyunca duyduklarım, gördüklerim ve nihayetinde hissettiklerim adeta sevgisizliğimizi bağırıyor. Çember daraldıkça tanıdıklarımızdan hastalığa yakalandığına dair kötü haberler aldıkça evet, üzülüyoruz belki ama bir tarafımız da iyi ki ben ya da ailemden biri değil hasta olan diyor. Her gün açıklanan vaka ve ölüm haberlerini birer sayı olarak görüyoruz. Ölenlerin ve hastalananların birer insan olduğunu unutuyoruz. Bir insan ölünce aslında umutlarının, hayallerinin, planlarının ve yakınlarının da öldüğünü unutuyoruz. İnsanlar kartondan kesilmiyor; her biri birer can taşıyor, his taşıyor, düşünce taşıyor ama biz bunları da unutuyoruz. Sevgiyi unuttuktan sonra bunları unutmakta ne var? Unutkan olan zaman olsaydı unutmak zaman alırdı; unutkan olan bizleriz o yüzden en fazla iki gün sürüyor yasımız.

Ama insan nasıl hatırlasın değil mi sevmeyi? Sevmek en başta sorumluluk almaktır. Hepimizin sorumluluk alması gerekiyor bu karanlık günlerde. Balkona çıktım mesela düğün konvoyu geçiyor kornaların böğürtüsü alt üst etti zihnimi. Kulağımda ölmekte olanların iniltisi varken lanet okudum kornalara yalan yok. Bu cahillik, aymazlık tak ediyor canıma. Sessiz sedasız da evlenebilir insan. Sessiz sedasız kalkıyor ya şimdi koronadan ölenin cenazesi. Mezarı başında çoğu kez kimse yokken. Bir ağıtçısı yokken... Zaten soğuk olan ölümün nefesi daha da soğurken. Buza kesmişken her hayali. Geride kalanın kilitlenmişken böğründe bir şey yapamayan çaresiz elleri. Affetmiyorum bu şatafatlı düğünleri. Affedemiyorum.

Sonra gençler görüyorum mesela. Sekiz on kişi bahçedeki kamelyaya oturmuş maskesiz muhabbet ediyorlar. Bir kakara kikiri. Demek ki kıymetsiz diyorum anaları babaları belki daha büyükleri... Maskesini çene altına, koluna vs. takanlar da var, sonra "Bana bir şey olmaz."cılar var, en güzeli de ben de virüs ne arar."cılar...

Siz unuttunuz belki sevmeyi hatırlatayım: Sevmek sorumluluk almak. Hatırlamak dünyada başkalarının da olduğunu. Maskesiz sohbetlerinde bir değil bin kez düşünmek... Sağlığına güvenebilirsin, kronik hastalıklarının olmayışına da. Peki ya diğeri? O da sağlıklı mı senin kadar?

Siz unuttunuz ya sevmeyi, hatırlatayım: Sevmek, sorumluluk almak. Küçükten büyüğe canlıdan cansıza her varlığa karşı. Ülkeyi yöneten, kendine oy veren ya da vermeyen her vatandaşına karşı sorumlu hissetmeli kendini. Apartmanda bir komşu diğer komşularına karşı, gençler aile büyüklerine karşı... hep bir sorumluluk içinde olmazsak bugünler biraz zor geçer. Zaten zor olan günlerimizi daha da zorlaştırmayalım. Zaman değil biz insanlar unutkanız. Unutkan olmayalım hele de sevgiyi unutmayalım.