USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

TOPLUMSAL VE AİLE İÇİ ŞİDDET SEBEPLERİ, ÇÖZÜM YOLLARI

01-09-2019

Aile içi ve toplumsal şiddet olaylarının giderek artması , toplumumuzun tahammülsüz hale gelmesi en ufak bir tartışmada bile öfke patlaması yaşanması ve yumruk sıkılması hiç de hayra alamet değildir. Kadına , çocuğa , yaşlıya -gence, ağaçlara-bitkilere ve hayvanlara şiddet uygulanması ve her gün yeni olayların eklenmesi bizi derinden üzüyor. Peki ne oldu da biz bu hale geldik? Ya da getirildik.

Şiddet çok yönlü olarak ele alınıp değerlendirmeyi hak eden bir olgudur. Aile içi şiddet eksenindeki olaylardan bahsedeceğim.Okulda şiddet, trafikte şiddet, iş yerinde şiddet, TV de şiddet, sokakta şiddet, toplumsal şiddet ve sözel şiddet gibi bu konunun pek çok farklı dalları da vardır.
Yaptığımız çoğu araştırma ve gözlemler, toplumsal veri analizleri, sosyolojik çalışmalar ve psikiyatri uzmanlarının çoğunun ortak görüşü , şiddet sarmalına girmemizin birden fazla sebebinin olduğunu önümüze koyuyor .
Herkesin aklına gelen en önemli sebeplerden birisi küçük yaşta aile içi geçimsizlik yaşayan ve mutsuz ailelerin çocukları büyüdüğü zaman şiddete meyilli oluyor.Kötü alışkanlıklar ve istenmeyen olaylara daha eğilimli bir ruh haline sahip olabiliyorlar.
Televizyon ve internet dünyasının her an ve her yerde ailemizi ve çocuklarımızı etkisine aldığını hepimiz biliyoruz. Dizilerdeki şiddet sahneleri , aile yapısının mahremiyetine dikkat edilmeden , milli-manevi değerleri hiçe sayarak, reyting uğruna ölçüsüzce ve toplumsal olaylar dikkate alınmadan senaryo yazılması temel sıkıntıların başında gelmektedir. İnternet ve android telefonların bilinçsizce, ağlayan çocukların susması , anne-babanın rahatını bozmaması için , çocuğu baştan savma aracı olarak ve adeta oyuncak gibi ebeveynler tarafından kullanılması işin ayrı ve en vahim yönlerinden biridir.
Şiddet haberlerinin magazin tadında televizyon ve gazetelerde gösterilmesi , sıkıntılı ve saplantılı, kişilik bozukluğu olan insanları daha da tahrik etmektedir.
Bu olayları işleyenlerin az ceza aldığı ve cezai yaptırım gücünün düşük olduğu inancı da şiddet uygulayan kişileri daha da cesaretlendirmektedir.
Toplumun erkeğe yüklediği yanlış misyon da bir diğer sebeptir. Kadına uygulanan şiddette :"Kocası değil mi? hem sever hem döver" gibi cümleler. Toplumda şiddet uygulayan ve sert olanların üstün ve erkeklik vasıfları güçlü gibi yanlış algıların olması da aile içi şiddeti tetiklemektedir.
Şiddete uğrayan insanların çoğu bunu dile getirmekten çekinir çünkü duyulması halinde bunun daha da artacağını veya şiddet uygulayıcısı kişinin bunu kullanarak ( cinsel ve duygusal şiddet) mağdur kişiyi toplumda küçük düşürebileceği endişesi taşımaktadır.
Burada görmezden gelemeyeceğimiz başka önemli bir neden de şiddet uygulayan kişilerin iletişim becerilerinde yetersiz oluşlarıdır. Duygularını ifade edemeyen, düşüncelerini mantıklı bir zeminde anlatamayan bu kişiler sorun çözmede şiddete başvurma eğilimindedirler.
Hatalı namus ve ahlak anlayışlarının yanı sıra yoksulluk ve eğitimsizlikte bu işi körüklemektedir. Kadında ekonomik bağımlılığının neden olması gibi tam tersi olan kadının mesleğinin ve gelirinin daha iyi olması da bazı kişilerde kompleks oluşturabilmekte ve işin sonu maalesef şiddete uzanabilmektedir.
Şiddetin elbette çok travmatik ve kalıcı sonuçları vardır. Bunlar kişinin gündelik hayatını ciddi şekilde olumsuz etkiler. Görmezden gelinecek, ötelenecek ve yok sayılabilecek bir husus değildir. Toplum ve fert olarak herkes bu konuda duyarlı olmak zorundadır. Çıkışın ilk aşaması buradan başlar.
Şiddetin önlenmesi ile ilgili hepimizin hemfikir olduğu ortak çözümler vardır. Bu konuda şüphesiz çok yönlü çalışmalar yapılmalıdır. Yapılan çalışmalar da daha yaygın ve etkin biçimde sürdürülmelidir. Burada yukarda ifade etmeye çalıştığım gibi herkesin sorumluluğu söz konusudur. İlk önce şiddetin bir sorun çözme yöntemi olmadığını kabul etmemiz ve alışkanlıktan uzak durmamız lazım. Çözüm önerileri olarak şunlar düşünülebilir:
- Toplumsal ve bireysel eğitimler: şiddetin ne olduğunun anlatılması?- Yanlış toplumsal anlayışların düzeltilmesi?- Danışmanlık hizmetlerinin sağlanması?- İlgili bireylerin psikiyatrik tedavilerinin yapılması?- Toplumsal örgütlerin aktif çalışması?- Yasal düzenlemelerin caydırıcı nitelikte olması, yani şiddet uygulayana uygulanacak cezaların caydırıcı olması ve benzeri çalışmalar?- Yazılı ve görsel medyada şiddeti öğretici yayınların engellenmesi.