USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Barzaninin ziyaretinden hedeflenen

16-11-2013

 Başbakan'ın bugünkü Diyarbakır ziyaretinin odak noktası hiç şüphesiz KDP lideri Mesut Barzani olacaktır. Mesut Barzani öznelliğini yanına alarak, politik manevra ile Güneydoğu'da strateji gücünü azamileştirebilecek hamleyi başlatmayı amaçlayan Başbakan Erdoğan, Kürt açılımı nesnelliğini manipüle edebilecek 'barış ve kardeşlik içerisinde bir arada yaşama' fikrine yeni bir algı dayanağı oluşturmaya çalışmaktadır.

                    Başbakan Erdoğan, 6 Ağustos 2007'de Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin Türkiye ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada; 'Irak Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile görüşürüm. Herhangi bir aşiret lideriyle görüşmem. Barzani veya bir başkasıyla bir arada olmayacağım. KDP, PKK'yı desteklemektedir' sözüyle çizgisini belirlemiş olmasına rağmen, ABD'nin Irak'ı terk ettiği 2011'den itibaren Nuri El Maliki'nin hızla Tahran'a yakınlaşması ve Türkiye'yi dışlayıcı politikaların içerisinde yer alması, Erdoğan Hükümeti'nin Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'yle daha sıcak bir yaklaşım içerisine girmesine neden olmuştur.
             19 Kasım 2011'de idamla yargılanan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi'nin Türkiye tarafından korumaya alınması, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun 1–2 Ağustos 2012'de Erbil ve Kerkük'ü ziyaret etmesi, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirmiştir. Benzer şekilde, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile Irak Hükümeti arasında yaşanan gerilim, Türkiye-Kuzey Irak ilişkilerinin doruk noktasına çıkmasına vesile olmuştur.
              AKP Hükümeti ile KDP'yi yüz yüze (vis-à-vis) getiren Irak'taki politik gelişmeler, Mesut Barzani'yi bir aşiret lideri olarak tanımlayan ve kendisiyle görüşmeyeceğini 2007'de beyan eden Başbakan'ın geri adım atmasına neden olmuştur. Bugün Diyarbakır'da Başbakan Erdoğan'ın yanında yer alan Mesut Barzani'nin aslında 2007'deki görev ve sıfatı ne ise, bugün de aynıdır.
Bugün, Kuzey Irak'ta en basit ifadeyle, Türkiye'nin on yedi okulu, beş bankası, altı yüz inşaat firması ve binlerce çalışan insanı bulunmaktadır. Bugün Türkiye'nin 27 milyar dolarlık Ortadoğu ihracatının önemli bölümünü Irak oluşturmaktadır. 2012'de Türkiye'den Irak'a yapılan 10.756.777 milyar dolarlık ihracatın yaklaşık yüzde yetmişini Kuzey Irak Kürt Bölgesi'ne yapılan ihracat oluşturmaktadır. Türkiye'nin bu bölgeye olan ihracat hacmi, ABD'ye yapılan 5.478.447 milyar dolarlık ihracat hacminden daha büyük rakamlara ulaşmıştır.
                 Son günlerde Rojava olarak adlandırılan Kuzey Suriye'de yaşanan çatışmalar ve mevzi kapma gelişmeleri, Irak'taki terör olaylarının hızlı tırmanışı, Türkiye ve Kuzey Irak'taki tüm denklemleri altüst edebilecek düzeye gelmiştir. İşte bu noktada Mesut Barzani, Neçirvan Barzani ve Erdoğan yakınlaşmasını daha da zorunlu hale getirmiştir.
                Böylesi bir gerçeklik içerisinde Türkiye, Irak ve Suriye politikasında yeniden söz sahibi olabilmek amacıyla ABD'nin girişim ve telkinleriyle Nuri el Maliki ile olan buzları da eritme yoluna gitmeye çalışmaktadır. Irak'ta yaklaşan seçimlerde, Maliki'nin iktidarda kalabilmesi büyük ölçüde Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nin tutumuna bağlıdır. Bu konuda belirleyici role sahip olan ABD'nin takınacağı tavır, Mesut Barzani'nin yeni yol haritasını belirlemesine ön ayak oluşturacaktır.
                          Erdoğan Hükümeti gibi, Suriye'deki PYD'nin varlığından büyük rahatsızlık duyan ve Kuzey Irak'ta istikrarın bozulmasını arzu etmeyen Mesut Barzani, PYD'nin varlığını ve gücünü sınırlayabilmek amacıyla Erdoğan ve Maliki ile olan dirsek temasını daha da sıklaştırmaya çalışmaktadır. Suriye politikasında, Esed yanında İran politikasını benimseyen Nuri el Maliki'nin bundan sonra nasıl bir yaklaşım sergileyeceği son ABD ziyaretinden sonra yeniden şekillenmiştir. Bu bağlamda Irak'taki seçimler, Suriye'deki yeni gelişmelere de ışık tutacak nitelikte olacaktır.

              Bu nedenle, Başbakan Erdoğan'ın Mesut Barzani birlikteliğiyle Diyarbakır'dan vermeye çalıştığı mesaj, ABD'nin Irak, Suriye ve Türkiye üçgeninde öngördüğü yeni politik adımların da işaret fişeği niteliğinde olacaktır.
Erbil'de yapılması düşünülen Kürt Ulusal Kongresi'nin toplanamama nedenini de bu yeni politik gelişmeler ışığında değerlendirmek gerekir kanaatindeyiz.