Küstüm sana anne...
Nuro! Unuttum anne nar ..
İçimde zifiri karanlık bir zindan
Şemso unuttum anne Şems doğmuyor..
Manastırın avlusu, duy anne durto
Benim ülkem ve hayatım.
Bir Gül yaprağı kadar hafif olurdum
Ve ancak bir su damlası kadar ağır
Yük olmazdım sana anne..
. Bekle geleceğim dedin.
Her saniye, her dakika, her saat, her gün,
Her hafta, her ay, her yıl bekledim .
Yüzlerce çift kırmızı çorap giydim
Ateş kırmızısı çoraplar, ısıtmadı ayaklarımı
Yüreğim ve ayaklarım hep üşüdü anne
Manastırın soğuk taş duvarları daha sıcaktı.
Gelip ısıtmadın anne..
Cercis`i unuttun, gelmedin
Bahe dediler bana, kırıldım.
Billur bir kâse misali, paramparça oldum Anne.
Binlerce çiçek ektim toprağa Kırmızı, sarı rengârenk çiçekler
Hiç birini görüp koklamadın...
Annelerinin elinden tutan çocuklar
Feryadıma her gece feryat kattılar
Duymadın anne, gelmedin anne.
Sustum konuşmadım
Cercis`in lisanını Hıbs dedim, ma dedim
Bahe`nin Arapçasıyla Sen gelmedin, beni unuttun Anne.
Dizlerim tutmuyor ve görmüyor artık gözlerim
On yaşındaki Cercis`in hayalindesin
Hep gençsin, hep güzelsin Anne.
Kim ne derse desin
Bırakma, küçücük yüreğimi ve büyümüş kocaman ellerimi
Beraber yürüyelim "Oğullarla Annelerin Cennetine"