USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DİYARBAKIR SURİÇİ´NİN KASTALLARINDAN KAN AKIYOR

08-12-2015

Dün değerli bir kardeşim Mardin´den telefonla aradığı sırada Diyarbakır´da cayır cayır yanmakta olan Kurşunlu Camii´nin kahreden görüntüleri bir televizyon kanalının ana haber bülteninde veriliyordu.
Diyarbakır´ın Sur İlçesi Hz. Ömer dönemindeki fütuhatın ana merkezi konumunda yer alan ve birçok sahabenin metfun olduğu apayrı bir öneme sahip bir yerdir.
10 Eylül 1515 ?te Diyarbakır ,Osmanlı Devleti´ne katıldıktan sonra, gönüllü birlikteliğin bir nişanesi olarak dönemin valisi, Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından inşa edilen bu cami ,yöre mimari üslubundan farklı olarak Osmanlı mimari izlerini taşıyan özgün özelliklere sahiptir. Bu camiye giderken, sadece faytonların geçişine izin veren siyah parke taşlı dar sokaklarda akan kastallar(çeşmeler) Suriçi´ne ayrı bir zenginlik ve dinginlik veriyordu. 
Telefonla görüşürken, bir anda Hamravat Suyunun beslediği ünlü Küpeli Havuzu bir film şeridi gibi gözümün önüne geldi. Eskiden Mardin´de yüzebileceğimiz hiçbir yer olmadığı için,çoğunlukla taksi dolmuşlarla Diyarbakır´a kadar gider ve Suriçi´ndeki Küpeli Havuzunun buz gibi Hamvarat suyuna dalıverirdik. Diyarbakır´ın kavurucu sıcaklığında buz kıvamındaki Küpeli suyuna girmek, hele hele derme çatma kulübedeki yaşlı adama üç-beş kuruş fazla para verip,kiraladığımız peştamallerle yüzmek bir ayrıcalıktı bizler için. Evet, telefonun öteki ucundaki Mardinli kardeşimle de birkaç kez sırf Küpeli Havuzuna girebilmek için Diyarbakır´ın yolunu tuttuğumuz çok olmuştu.
Aradan yıllar geçmiş ve Mardin´de havaalanı olmadığı yıllarda uçakla Diyarbakır´a her gittiğimizde, Mardin garajına giderken ağır valiz ve çantalarımızı gören Diyarbakırlılar, bizleri hiç tanımadıkları halde uhuvvet(kardeşlik) anlayışıyla, asil ruhla koşup yardıma gelmelerini unutmak mümkün değil aslında.
Şimdi Suriçi, yangına dönmüş, o güzelim kastalları kurumuş, sokakları harabeye dönmüş ve en önemlisi birlikteliğimizin nişanesi Kurşunlu Camii´ni alevler sarmış. On gözlü köprü de ağıtlar yakarcasına nazırdır Kurşunlu Camii´ne. Kırklar dağı sessiz, nerde kaldı o eski Kırklar Müşavere Meclisi´nin bu dağda bir araya gelmeleri ve toplumsal olaylara neşter vurmaları.
Biz ki, Hazreti Ömer´den beri, sadece camileri değil, İslam dinine mensup olmayanların ibadet yerlerini de koruduk. Bugün, aynı bölgede yer alan Süryanilere ait Meryem Ana Kilisesi, Surp Giragos Ermeni Kilisesi bunlara en güzel örneklerdir.
Ezcümle, eskiden namazlarını eda etmek üzere Kurşunlu Camii´ne giden cemaat, Suriçi sokak aralarındaki düğünlerden yükselen; ?Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi´l-hamd? nidaları arasında sokakları arşınlarken, şimdi ise kurşun sesleri arasında sokağa çıkamaz hale gelmişlerdir.
Çatışma dinamiğinin ortaya koyduğu ?sert darbe politikası´(strike hard policy) Suriçi´ndeki sessiz çoğunluğu derinden etkilemekte, aksometrik perspektifli şiddet politikalarının da nefret ve ayrışmayı tetiklemekte olduğu gayet aşikârdır.
Güneydoğu´da kardeşliğin,birlik ve beraberliğin tesisi için sulh-u salâha her zamandakinden daha çok ihtiyaç olsa gerek.