Sürekli duyuyoruz değil mi şu "Kadın dediğin şöyle olmalı, erkek dediğin böyle olmalı, kadına bu tavır yakışmaz, adam olan bunu yapmaz." Vesaire vesaire...
Oysa kimse "insan dediğin" diye başlamıyor cümleye, kimse "adalet, hoşgörü ve eğitim tam anlamıyla idrak edilse ve hayata geçirilse ikili ilişkilerimizde, toplumsal ilişkilerimizde düzelir zaten!" Demiyor...
Bir de toplumdaki ikili ilişkilerde anlaşamayan çiftler ya da onların çevresindekiler hemen bir algı oluşturma, ötekileştirme çabasına giriyor. Kadınlık görevlerini yerine getirmedi ya da adam değildi zaten gibi söylemlerle ortamı ve zihinleri zehirlemeye ve bulandırmaya başlıyor.
Hayatınız seçtiğiniz kadındır ya da seçtiğiniz adamdır değil; hayatınız seçtiğiniz kişidir daha doğru bir ibare bence!
Ötekileştirmeden, bilinçaltını kirletmeden, algı oluşturmadan sek bir şekilde sevmeyi becerebilirsek harika ilişkiler geliştirebiliriz.
Tüm insanlar sevilince güzelleşir, özgür kılınınca, kendisine güvenildiğini hissedince mutlu olur ve kendine güvenmeyi de öğrenir.
Güzel ve çirkin kavramı da görecelidir -ki herkesin sevdiği kendine tatlı gelir-
Her ne kadar yanımızdaki yakınımızdaki insanların bizi dinen, vicdanen, beynen ve ruhen etkiliyor oluşu inkâr edilemez bir gerçek olsa da biz kendimizi biliyorsak - ki bilmeliyiz!- Olumlu her şeyi alır, olumsuz her şeyden uzak durarak kendimizi daha ileriye taşıyabiliriz.
Beklediğimiz karakter ve kriterler, adalet, ahlak, empati, sevgi, hoşgörü ve daha nice duygu yahut isteği cinsiyete değil insanlığa yükleyelim. Hem ötekileştirme, hem haksızlık yapmamış oluruz hem birilerini günah keçisi ilan etmek yerine ortadaki yanlış hâl ve tavırların bir nebzede olsa adil bir şekilde düzeltilmesine yardımcı oluruz...
Hayatınız sevdiklerinizdir!
Hayatınız seçtiklerinizdir!
Ama hayatınızı şekillendiren en önemli iki etken bakış açınız ve karakterinizdir!
Hayatınızı içinizden başlayarak çiçeklendirin ...
