USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SAHİ NEREDE OKUSUN BU GENÇLER !..

28-08-2023
Değerli Dostlarım,
Üniversite YKS sınav sonuçları açıklanınca pek çok tanıdığım, dostum, akrabam, hemşehrim, hastam ya da takipçim bir şekilde tarafımıza ulaşarak çocuklarının aldığı puan ve açıklanan ülke sıralaması ile nereyi tercih etmelerini veya akıllarında olan bir okulu bitirince ne olacağını, hangi mesleğin iş bulma ve gelir elde etme, kimseye muhtaç olmadan rahat yaşama ve mesleğini icra edebilme şansını merakla öğrenmek istiyorlardı.
Doğrusu dilimizin döndüğü, aklımızın erdiği, yaşadığımız tecrübelerle bildiğimiz ve gördüğümüz kadarıyla hatta bazı dostlarıma da sorup araştırarak, puanlarını da göz önüne alarak yardımcı olmaya gayret ettim.
Aileler büyük bir ümit ve heyecanla evlâtlarına mutlu bir gelecek hayal ederken yaşadığımız günümüz şartları ve gelecek yılların getireceği tablo gözümün önünden hiç eksilmedi.
Eğitim yuvası muhteşem bir kültür ve donanım sağlıyorsa, seçilen bölüm bir mesleği hakkıyla öğretiyorsa en doğru yerdir.
Ama amaç sadece dersleri bir şekilde geçerek diploma almak ise yıllar yanlış yerde ve boşa geçmiş ya da geçecek demektir.
Hele bu ücretli bir Üniversite ise ailenin binbir güçlükle borç harç para tedarik etmesi de ayrı bir sıkıntı kaynağı olacağı gözardı edilmemelidir.
Değerli Dostlarım,
Tabii ki bütün aileler evlâtlarının ezilmeden rahat ve prestijli bir iş sahibi olmalarını, sağlıkla, saadetle rahat rahat geçinerek yaşamalarını, mümkünse bir araba ve kendi evlerini alarak oturmalarını ister.
Bu çok masum isteğin ise nasıl gerçekleşebileceğini düşününce onlara insan doğrusu ne diyeceğini bilemiyor.
Çok kaliteli eğitim veren üniversitelerin yanında maalesef şöyle böyle bir eğitimle diploma verenlerin de olduğu bir vakıa.. iyice tahkik etmeden, işe yatkınlığı değerlendirilmeden
"- sıralamam burayı tutuyor"
diyerek tercih etmek uygun görünmüyor doğrusu. .
Vasıfsız, eğitimsiz bazı insanların inanılmaz gelir sağladığı, hele bir sanat ve mesleği varsa erbabının prestiji ve elde ettiği yaşantısının boyutları, inşaat ve emlâk işlerinin kazancı ailelerin hayallerini de aştığı gerçeği karşısında; günümüzde gelişigüzel bir bölümü bitirip bir markette kasiyer olarak, ya da bir işyerine girebilmek, asgari ücretle çalışmak için sıra beklemek düşüncesi bile insana acı veriyor.
Bizim Semih Bey Istanbul'un büyük şehir kaosundan kaçıp kurtulmak için köye dönüyor. 100 dönüm şahane bir arazi alıyor. Beşyüz koyun, beşyüz keçi alarak onlar için her türlü barınak, ağıl, ahır, su, alet, cihaz, elektrik, makine temin ediyor. Tarlaları sürüp yem olacak ürünleri ektiriyor. İş çobana geliyor. Sigortalı, evi, yemeği, telefonu ve her türlü ihtiyacı kendisine ait yirmibeşbin lira maaşla iki adam arıyor. Ülkemiz vatandaşı iş yapacak hiç kimseyi bulamıyor. Afgan buluyor. Onlar da işi savsaklayıp başka yere kaytarıyor. Kendisi işin altında eziliyor. Netice bütün hayvanları elden çıkarıp araziyi de satarak zararla olsa da kurtulmaya çabalıyor.
- "Abi herkes bu işleri ayıp görüyor, aileler bu işleri yapanlara, çobana kız vermiyor ve bizim millet kesinlikle çalışmıyor ne olacak bu işin sonu" diye dert yanıyor.
Acaba çocuklarımız bir meslek sahibi olursa utanç mı duyuyoruz.
Ben Kilis Esnaf ve Sanatkârlarının Ahi başkanlarından rahmetli Tüfekçi Hacı Hikmet Tekçe 'nin oğlu olarak şeref duyuyorum. Eminim bütün hemşehrilerimiz atalarıyla gurur duyuyorlar. Eli öpülesi bahçacılar, demirciler, yemeniciler, kalaycılar, bakırcılar, hakiki ustalar, rençberler size minnet ve teşekkür borçluyuz.
Herkes üniversite mezunu olunca bu tarlaları kim işleyecek, koyun, kuzu, keçi, tavuk, büyükbaş hayvancılıkla kim uğraşacak, sofralarda sebze, meyve, taze süt olacak mı? Pazarlarda bile bu işleri yapanlar giderek yaşlanıyor. 50- 60 yaş üzeri olanlara Çocuklarını soruyorum ya bilmem nerde bir yüksek okulda okuyor ya da bir yerde güvenlik görevlisi olmuş.. ya da boş geziyor.
Kısaca sanatkar ustaların olduğu gibi tarım ve hayvancılığın da sonu hiç iyi görünmüyor.
Çocukluğumun ustalarını hatırlıyorum. Şu anda onların eşi yok. Var olan birkaç usta da giderse emin olun zanaatkâr yok. Pek çok meslek tarihe karışmış durumda.. Tamir yerine at yenisini al, parça ise değiştir anlayışı ustalık olarak algılanıyor.
Daha ortaokul birden ikiye geçtiğim 1965 senesi yaz tatilinde Kilis'te Sinemacı Ebe annenin oğlu kitapçı Mazhar beyden alarak okuduğum Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 1948 yılında tefrika edilen 1949 yılında da kitap olarak basılan "Huzur" romanında birçok cümleyi hiç unutmadım. Ama kütüphanemde daha sonra edindiğim Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, Dergâh Yayınları S: 264 den özellikle bu konuyla ilgili cümleyi bulup çıkarttım. Paylaşımıma da fotoğraf olarak ekledim.
Gerçekten her zaman takdir ettiğimiz kıymetli yazarın entelektüel birikim ve 75 yıl önce ileri görüşüne bir kez daha hayran oldum.
Dostlarım,
Asla eğitime karşı değilim. Özellikle taraftarım. Ama gerçek nosyon kazandıracak eğitim istiyorum. Her insana C.Allah mutlaka bir konuda yüksek bir beceri vermiştir. Hem de bu herkeste ayrı ayrı bir kabiliyettir. Sürü ve seri bir vasıf değil Hakk'ın insanlığa özel bir ikramıdır. Onun bu yetisini tesbit edip ona göre yön vermek ilk ve orta okulun amacı olmalıdır.
Sadece puanı tuttuğu ya da taksitleri ödeyebildiği için tesadüfen girdiği bölümlerde alınan eğitim ne kadar başarılı olur.
Lisansta alamadığı eğitimi işsiz güçsüz dolaşıp yüksek lisans ve doktoraya ertelemek de çözüm olamaz.
Bizim kuşak için değil belki ama gençlerimiz için tehlike arz edecek bu konu mutlaka ehil ellerce araştırılıp acilen çözümler uygulamaya konulmalı..
Okulların ve Üniversitelerin bazılarını mesleki eğitimle ara eleman yetiştirecek başarılı okullara dönüştürmenin yolları bulunmalı..
Kilis Yedi Aralık Üniversitesi'nde uygulandığını gördüğüm mesleğinin duayeni yaşlı ustalar her şehirde ve yerde bulunup onlara daha fazla imkan, ödenek, zorunlu ders şartı konularak mutlaka çırak ve kalfa yetiştirmeleri sağlanmalı.. Bu meslekler yaşatılmalı..
Televizyon programlarında bu işler ve ustaları, uğraşanları ortaya çıkartılıp, kent protokolünde yer verilip, hatta vergiden muaf olarak yerel yönetimlerce teşvik ve ödüllerle onore edilmeli kutsal ve saygıdeğer bir iş yaptıkları her vesileyle ilan edilmelidir.
Yoksa Allah korusun on - onbeş yıl sonra ya herşeyi dışardan alacağız ya da her işi dışardan gelenler diledikleri şekilde gözümüzü çıkarta çıkarta işleri yaparak istediği fiyata satacak.
Biz ise ağaçları kesip, en münbit tarlaları beton yapıp sevinerek herhalde beton yeyip, içeceğiz.