Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörlüğünden Seçmeli Kürtçe Dersi ile ilgili süreçten çekilme açıklaması adeta muhtıra gibi. İlgili Mercilere (YÖK,Milli Eğitim Bakanlığı- dolayısıyla Hükümete ve Kamuoyuna) verilen mesaj, Kürtçe seçmeli ders beklentisi içinde olanların düşüncelerine bomba gibi düştü. Bana sorarsanız birileri burada şov yapıyor. Mevcut iktidarın Milli Eğitim Bakanlığı, Artuklu Üniversitesi Rektörlüğü ve YÖK üçlü protokol yapıyor. Rektörlüğün açıklamalarından anladığımız kadarıyla 2528 adayı ÖSYM İl Sınav Birimi koordinasyonunda sınava tabi tutuluyor ve üçlü protokolde anlaşma sağlanan 500 kişi tespit ediliyor. Sınav neticesinde en yüksek puandan başlanarak alınan 500 kişiden ilk 250 kişiyi birinci öğretime, sonraki 250 kişiyi de ikinci öğretime alma yönünde üniversite yönetim kurulu karar alıyor ve durumu YÖK?e bildirerek kesin kayıtlar sonuçlandırılıyor. Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor. Ne var ki YÖK ya da Rektörlüğün ilgili merci dediği kurum, sınavı kazanan 500 kişilik sayıyı onaylamadığı gibi 250 kişiye indirgediği okutman için formasyon onayı vermiyor. Ve deyim yerinde ise film burada kopuyor. Rektörlük zehir zemberek, muhtıravari bir açıklama yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK ile yapılan protokolü hatırlatarak, ? Ya protokolün gerekleri yerine getirilir ya da on günlüğüne askıya aldıkları Seçmeli Kürtçe Dersi ile ilgili süreçten çekileceklerini? ilgili mercilere ve kamuoyuna basın açıklaması ile duyurur. Artuklu Üniversitesi varlığını, Kürdoloji,Sosyal Bilimler, Yöre ve bölge dilleri ile ileride gerekirse alternatif tıp üzerinde kurma kararlığı ile göstermeye çalıştı.Kürt Enstitüsü kurma umutları,?Yaşayan Diller Enstitüsü? ile son buldu. Ama Üniversitenin Rektörü Sayın Serdar Bedii Omay bu sayede mevcut iktidar ve AB ülkelerinden puan topladı. Üniversitede istediği gibi at koşturdu, konuşanı sürdü. Bilim yuvasında tek adamlığı yürütmeyi hedeflediğini düşünen biri olarak, ikinci kez rektörlük koltuğuna oturarak amacına ulaştığına inanıyorum. Gelinen nokta da herkesin kafasını karıştıran bir sorun var. Hükümetin ortaya attığı içi boş Kürt açılımı ile varılan noktanın devamı gibi bir husus ortaya çıkıyor. Kürtçeyi Seçmeli Ders olarak kağıt üzerinde uygulamaya koyan Milli Eğitim Bakanlığı, imzaladığı protokol?den neden son anda cayıyor? YÖK formasyon onayını neden vermiyor. Toplumsal kaygıları büyütmenin kime ne yararı var? 500 kişiye sınavı kazandın deniliyor.Formasyon onayı beklenirken, şahsi düşüncem, bir yerlerden gel en sayıyı onaylamayın,formasyon onayı vermeyin talimatları ile Kürtçe Seçmeli Ders umutları suya düşüyor. Kamuoyunda yeni bir tartışma yaratılıyor,hedef saptırılıyor belki de yeni bir senaryo ile zam fırtınası unutturulmaya çalışılıyor. Şimdi hükümet adına birileri çıkacak ve ?YÖK bağımsızdır,üniversiteler özerktir. Yapılanı tasvip etmiyoruz ama,YÖK?ün işleyişine de karışmayız? diyecek. Benim şahsi düşüncem YÖK Bağımsız değildir.Üniversitelerin de özerkliği tartışılır.YÖK?ün madem sayı konusunda tereddüdü vardı,madem formasyon onayı vermeyecekti,Artuklu Üniversitesine neden okuma kitapları hazırlattı.Milli Eğitim Bakanlığı Artuklu Üniversitesi ile imzaladığı protokol gereği,Kurmancı ve Zazaca hazırlanan program ve ders kitaplarını teslim alıyor. Ancak okutman alımı ve formasyon onayı noktasında seyirci kalıyor. Yurt içinden ve yurt dışından yerinden yurdundan, belki de işinden edilen bunca insanı sınava tabi tutup,sonra sizi almıyoruz demek haksızlık değil mi? Kürtçeyi seçmeli ders olarak kabul ediyorsunuz, ama okutman ataması ve formasyon izni vermiyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Haksızlığa uğrayan, kandırılan okutmanlar Üniversite kampusunda basın açıklaması yapacakmış. Bu açıklamaya Rektör bey de katılacak mı merak ediyorum? Daha önceki bir öğrenci eylemine katılmıştı çünkü! Kürt sorunun çözümüne de aynı mantıkla yaklaşıldı. Sonuç ortada. Kürtçe seçmeli dersin kimseye zararı olmaz düşüncesindeyim. Dil zenginliktir. Burada birileri şov yapmıyor mu sizce?
Mehmet ÇELİK