Suriye'den İl'imize ve Ülkemize zorunlu iltica eden Suriyeli insanların durumuna farklı bir pencereden bakmak lazım!
Mardin ve çevresinde yaşayan herkesin,başkaları tarafından çizilen sınır ötesinde yakın ya da uzak derecede bir akrabası vardır.
Aradan geçen yıllar bu akrabalık bağlarını zayıflatmamış, yeni evlilikler,kız verme-alma durumunu devam ettirmiş ve pekiştirmişti.
Suriye'de iki ateş arasında kalan bu insanların sığınacakları en yakın ülke, ülkemizdi elbette.
Mardin ve İlçelerine yakınlarının yanına gelenler ile iltica edenlerin toplam sayısı 65 bin dolayında telaffuz ediliyor.
Suriye'nin genellikle Rojava Bölgesinden ülkemize sığınan Suriyelilere karşı,Gaziantep, Kahraman Maraş ve başka illerde meydana gelen tepkilere benzer bir tepki,Mardin ve Kızıltepe ilçesinde de ortaya çıkamaya başladı.
Suriyelilerin münferit,hataları,suçları, hoş olmayan tutum ve davranışları bütün Suriyelilere mal edilmesi ilimizde ve ilçelerimizde farklı boyutlara gidebilir. Çünkü İlimize gelen Suriyelilerin büyük bir çoğunluğu akrabalarının himayesinde ve yanında yer almaktadır. Bu insanlara karşı yapılacak olumsuz bir davranış,yöremizde ailelerim çatışmalarına,yeni kan davalarının oluşmasına neden olabilir.
Bu konunun hassasiyetine dikkat çekmek, mülki idare amirleri ve güvenlik kuvvetlerinin hassasiyetle erken önlemler almalarının önem ve aciliyetine sanırım herkes hemfikirdir. İlimizde yaşayan vatandaşlarımızdan da biraz daha hoşgörülü olmaları, meydana gelen münferit olay ve davranışların tüm Suriyelilere mal edilmemesi gerektiğine inanıyorum
Basın Bayramında Vali Sayın Mustafa Taşkesen'in basına verdiği yemekte, konu gündeme gelmiş, Sayın Taşkesen ve ekibinin konuya ilişkin hassasiyetine tanık olmuştum.
İLTİCA VE HABER HAKKI..
Mardin İHD Şubesinden konu ile ilgili bir açıklama yapıldı.
Rojava'dan gelen insanların,kötü muamele gördüğü ileri sürülürken, provakatif eylemlerle savaş mağduru insanları linç kültürüne tabi tutulmasının yanlışlığına vurgu yapıldı.
İHD'nin yaptığı açıklamanın ardından Mardin Gazeteciler Cemiyeti üyesi arkadaşlarım arayıp açıklama yapmam gerektiğini söylediler.
Birkaç günlük hava değişimi niyeti ile yola çıkmıştım.
İHD Şube Başkanı Avukat Sayın Erdal Kuzu'yu aradım.
Hassas konunun ardından yapılan açıklamada fikir birliğine vardık.
İnsan hakkının,hukukunun savunulduğu her platformda yer almak gazeteci olarak görev ve temel hassasiyetimizdir.
İHD Şube Başkanı Avukat Kuzu'ya, bu konuda yapacakları kaynaştırıcı açıklamaların altına imzamızı koyacağımızı da söyledim.
Açıklamayı okuyunca,amacının sınırlarını zorlayan bir vurgu ve söylem olduğunu gözlemledim.
Hükümetlerin,yöneticilerin, kurum amirlerinin,özel ve tüzel bazı kişilerin; sıkıştıkları zaman tüm suçu ve olumsuzlukları basına yükledikleri gibi,Sayın Kuzu'da açıklamasının son bölümünde, böylesine kolaycı bir yönteme baş vurmuş gibi geldi bana.
Evet yerel gazete ve bazı internet sitelerinde Kızıltepe'deki olayla ilgili yer alan haberler tek taraflı ve tahrik edici bir dil ve söylemle yazılmış olabilir.Keşke olaya adı karışan Suriyelilerin görüşlerine de yer verilseydi.Keşke konuyu kadın-taciz boyutuna taşınmasaydı. Arkadaşlarımızın toplumsal haberleri işlerken daha dikkatli olmaları gerektiğini her zaman dillendiren biriyim..
Sayın Kuzu'nun Yerel Basını Suriye ve Rojava bölgesinden gelen yurttaşları hedef göstermekten vazgeçmeye ve gazetecilik ilkelerine uymaya davet ediyoruz.? söylemi ağır kaçmadı mı sizce?
İHD Şubesi, bu haberler gazete ve internet sitelerinde çıkmadan önce yapsaydı keşke.
İltica insani bir hak ise haber yapmak da insani bir haktır.
Elbette her iki olgu; yer, zaman ortamına göre tartışılır.
Ama, birini hak görmek ne kadar doğru ise, diğerinin taraflarını terbiye etmeye çalışmak da o kadar yanlıştır.
İlimize iltica eden Suriyeli akrabalarımıza ve insanlara karşı,herkesin biraz daha duyarlı olmasını bekliyoruz.
Suriyelilere karşı biraz daha hoş görü lütfen?
