NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR

Semih Hocaoğlu

5 yıl önce

 Nerede o eski bayramlar "       Onca tehditkar, onca ayrıştırıcı, onca kırıcı ve onca incitici degislerin havada uçuştuğu günümüzde birkaç ifade ile birlikte çok sevimli geliyor bana : " Nerede o eski bayramlar " .....     Belirli kişilerin televizyon ekranlarında veya gazete sutunlarindaki soylesilerinin arasında mutlaka vardır : " Nerede o eski bayramlar ".....

      Zaman zaman iki kişinin bir araya geldiğinde, dost meclislerinde yerini alır bu sevimli ifade. Anlattıkça anlatır, bir türlü bitmez " Nerede o eski bayramlar " hikayesini. Gözleri dolar bazen, ağlamaklı tamamlar o eski bayramlardaki anılarını .         Muhtemelen mazisini hatirlattigi, iyi ve kötü gunlerini animsattigi için veya; bayramların bayram olarak kutlanmasindan çıkıp tatile donusmus olmasından duyduğu üzüntüyü tarif etmek içindir " Nerede o eski bayramlar "....

       Kapsamını daraltarak, olayları fazla karıştırmadan " NEREDE O ESKİ KURBAN BAYRAMLARİ " üzerinde yoğunlaşıp nereden nereye gelmiş olduğumuzu gosterme arzusundayim.       Tüm bayramlarda yaşanan sevince ilaveten bir kurban kesme vecibesinin yerine getirilmiş olacağının sevinci yaşanırdı eski kurban bayramlarinin. Evin beyinin günler öncesinden büyük bir özenle sectigi ve yine büyük bir pazarlık sonucu satın aldığı kurbanlık kocun çocuklar tarafından süslenip boynuzlarina kırmızı kurdelanin baglanmasi, evin annesinin çocuğuna bakar gibi günlerce ihtimamli bir şekilde bakması bu bayramın verdiği artı bir hazdi. Sıra kurbanın kesileceği bayram sabahına gelince ayrı bir telaş başlar; kesim gerceklesir, daha önceden programlanmış şekliyle dağıtımı yapılır ve son olarak ta sokak sokak dolaşıp kurban derilerini toplayan belediye aracı beklenirdi.

         Uzun uzadıya bir girişten sonra yazının asıl amacına gelince ....         Kurban derileri yurdun dört bir yanında Türk Hava Kurumu (THK) tarafından toplanırdı. Belediyelerin bu iş için tahsis ettiği araç ve elemanlarla THK gonulluleri kapı kapı dolaşıp bu işi icra ederdi.1925 yılında Atatürk tarafından kurulmuş ve günümüze kadar başarılı çalışmalarda bulunmuş bu kurumun tek geliri kurban derileriydi.

           Bugün Türk Traktör Fabrikasına dönüşmüş Türkiye´nin ilk motor fabrikası bu kurumun eseridir. Bugünlerde 74uncu yılını kutladığımız Kıbrıs Barış Harekatina paraşüt indirme etkinliğiyle büyük katkı sağlamış, halen orman yangınlarını sondurmede faaliyetlerini esirgemeyen bu kurumdur.           İşte bize " Nerede o eski kurban bayramlari" dedirten konu tam da budur. Böylesine bir kurum varken ve yıllar yılı bağışlanan kurban derileriyle ayakta kalırken; Diyanet İşleri Baskanligi´nin başta kendi bünyesindeki vakıf olmak üzere kimler tarafından ne amaçla kurulduğu herkesçe bilinen ABC Vakfı ve XYZ Vakfı gibi vakiflarin daha fazla güçlenmesi için " vekalet kurban " uygulamasını başlatıp bunu başta camiler olmak üzere her platformda dillendirmekte. Bir KHK ile her türlü denetimden muaf tutulan bu vakıflara aktarılan bu kaynakların akıbeti zaten mechul. ABC ve XYZ gibi başka başka vakıflar vekalet kurban kesimiyle et yiyebilme oranı her geçen gün biraz daha azaldığı ülkemiz insanı varken; 52 müslüman ülkeye göndereceğini aciklamasi şaka gibi.

         Tam da burada; vekaletle kurban kesmenin dini acidan ne kadar mümkün olduğu sorusu her geçen gün artınca yaşadığım bir anıyı paylaşayım        Geçen yıl kurban bayramı öncesi son cuma namazıni kildigim Mardin´in büyük camilerin birinde vaiz kurban konusunu işlemekte, özellikte kurban bayraminda kesilmesi gereken kurbanın fazileti ve kuralları konusunda vaaz verirken; Peygamber Efendimiz döneminden bir olayı aktarıyor. Peygamberimizin kızı kurban bayramj sabahı erken saatlerde babasının bayramını kutlamaya gider. Kızına bu saatte kurbanını kesmek zorunda olduğunu, kurbanını kestikten sonra bayramlaşmaya gelebileceğini soylemis. Kurbanın kesilmekte olduğunu soylemesine ragmen; o kurban kanının eline veya ayağına bulasmasi gerektiğini de vurgulamış. Vaiz henüz son cümlesini tamamlamisken caminin arka bölümünde kapi yanında önünde küçük bir masa ve üzerinde tomar tomar makbuz bulunan ve daha sona müftülükten geldiğini öğrendiğimiz birinin vaize doğru elini havaya kaldırması sonrası; 20 saniye önce vekaleten kurban olmayacagina dair Peygamber Efendimizden örnek vermesine rağmen cemaati vekaleten kurban kesmeye davet eder. Cemaat şaşkın, aynı kişi tarafından 20 saniye ara ile biribiriyle çelişen ifadelerin hangisine uymaları gerektiği kararsızlığı atamamisken ezan sesi vaaz bitirirken vaizi geçici de olsa rahatlattı gibi.

     Bayram sonrası yolda geçerken aynı vaizle karşılaştım. O günkü vaazı hatırlatıp yaşanan çelişkiyi sordum. Verdiği cevap çok manidardi:" Ne cevap verecegimi bilemiyorum . Allah bizleri affetsin "

YAZARIN DİĞER YAZILARI