USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bir Öykü 2...

12-11-2016

"Ağaçlar kuruyor Destina.. Bak halen yaşıyorsun üstelik sana ait de değil bu hayat. Sen bir korkaksın. Toplum seni kötü bilmesin diye her şeylerine kafa sallayan bir ahmaksın.
Kapama kulaklarını boşuna susturamazsın beni. Vicdanin her zaman başkasına sızlamaz simdi en çok kendine vicdanlı olma vakti..
Durma artık ne olur? Durma ki aksin o nehir sabırla beklediği duraktan. "
Sus!!!!
Diye bağırdı. Oysa yalnızdı. Bu öfke kimeydi? İç sesini göğsüne vura vura susturmaya çalışan eller ta kendisinindi..
Sus! Dedi yeniden, ?Bitmek tükenmek bilmeyen soruların mucidi, iblis sus!!"

Böyle kaç gece daha geçecekti  ki. Bilmiyordu. Bu boşuvermişlik, teslimiyet zamana, huzursuz etmeye başladı günler geçtikçe.
Gözlerini her kapadığında ayni sureti görmeye başladı. Tek çaresi kalmış gibi o gece sessizliğinde boğulacak gibi hissetse de, konuşamadı kimseyle. Oysa anlatsa bir kussa sanki derin nefes çekecekti. En çok göğüs kafesi zorluyordu onu. Diyaframına kadar doldurduğu hiç bir nefes yetmiyor gibiydi. İstemsiz oflamalar biraz daha dikkat çekse, gözbebekleri bir daktilo gibi tıkır tıkır yazacaktı olanları. Gözlerini kaçırması da bundandı herkese.
Ve bir ertesi gün daha belirdi ışıklarıyla. Ertesi diyordu ama ne  ertesi ne ötesi berisi vardı. Durumu stabil bir koma haliyle atıldı yine ağır ağır geçecek güne.
Ellerine sabunu sıktı, yüzünü yıkadı. Su o kadar soğuktu ki kendine gelmesi için faydası olur diye suratına çarpa çarpa yıkamaya devam etti.
İste gerçekler de ayni bu duru su gibiydi. Soğuk ve sok edici.
Elleri kurulanmakta istemsiz, gözleri soğuk karolarda.

Her yerde bir iz arar haliyle, beynini otomatiğe bağlayan düğmeye bastı.