USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Anadolu’nun İlk Şifahanesi Maristan 900. Yaşına Girerken

02-02-2021

2020 yılının sonlarına doğru, birçok STK’nın desteklediği ve “Mardin’e Tıp Fakültesi Açılsın! Anadolu’da İlk Şifahanenin Mardin’de Olduğunu Biliyor Muydunuz?” sloganıyla hemşerilerimin başlattığı bir imza kampanyası dikkatimi çekmişti. Son olarak haber sitelerinden 108.622 adet imzanın toplandığı duyurulmuştu. Mardin’de sağlık sektörü ve tıp fakültesi ile ilgili yazımı daha kapsamlı olarak gelecek hafta kaleme almayı planlıyorum. Geçen hafta Maristan ile ilgili küçük bir bilgi vermiştim, bu nedenle bu haftaki yazımı Emineddin Külliyesi üzerine kurguladım.

Emineddin Külliyesi’nin inşaatına, Mardin Emiri “Emineddin İlgazi” tarafından başlanılmış ve kardeşi “Necmeddin İlgazi” tarafından 1122-1123 yıllarında tamamlanmıştır. Külliye, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağı 2023 yılında 900. yılını tamamlayacak. Geçmişte medrese işlevli olarak kullanılan, Necmeddin Cami ya da Cami’ül Asfar (Sarı Cami) da denilen yapı Necmeddin İlgazi döneminde külliyeye eklenmiştir. Bazı kaynaklar yan yana olan külliye ile camiyi; Emineddin ve Necmeddin külliyeleri diye tanıtmış olsalar da aslında Sarı Cami de dâhil olmak üzere buradaki yapı topluluklarının hepsi Emineddin Külliyesi’inin elemanlarıdır. Necmeddin İlgazi mevcut külliyeyi büyütmüştür. Külliye, diğer medreseler ve manastırlarla beraber Mardin’in bilim tarihinin ne kadar köklü olduğunu ortaya koymaktadır. Emineddin Külliyesi cami, medrese, hamam, bimaristan (maristan-şifahane), zâviye, çeşme yapılarından oluşmaktadır.

Külliyenin cami ve medrese bölümü Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 2020 yılında restore edilmiştir. Özel mülkiyetin elinde olan hamam kısmı restore edilememiş ve ahır olarak kullanılmaktadır. Günümüze ulaşamamış olan şifahanenin, Necmeddin Camisi’nin karşısında ve hamamın güneyinde yer alan arazide olduğu düşünülmektedir. Şifahaneye ait kalıntıların ortaya çıkarılması için Emineddin Caminin hemen güneyinde yer alan arazide arkeolojik kazı çalışması yapılması gerekmektedir. Buna ek olarak Necmeddin Cami’nin güneyinde yer alan arazi açık oto pazarı olarak kullanılmaktadır. Bu durum, Necmeddin Cami’nin kıble cephesi görünüşünü ve genel Mardin siluetini bozmaktadır. Bu iki arazinin kamu eliyle değerlendirilmesi gerekmektedir. 2020 yılında Gamze Kuzu tarafından hazırlanan Mardin Emineddin Külliyesi Mimari Özellikleri Koruma Sorunları ve Restorasyon Projesi Önerisi yüksek lisans tezi, külliyenin restorasyonuna yönelik bir öneri olarak oluşturulmuştur. Külliyenin koruma projesinin gerçekleşebilmesi için öncelikle Maristan Hamamı’nın mülkiyet sorununun çözülmesi gerekmektedir. Kamulaştırma için diğer anıtsal kültürel varlıklara da örnek olması açısında aşağıdaki yöntemler önerilmektedir:

  • Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından kamulaştırma yapılması: 2008 tarih ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 17. maddesi ve 2863 sayılı kanunun 15. maddesi b fıkrası gereğince; Menşei vakıf olup da çeşitli sebeplerle kısmen veya tamamen gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetine geçen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve bunların korunma alanlarının kamulaştırılmaları maddesi gereğince Vakıflar Bölge Müdürlüğü kamulaştırma yapılabilmektedir. İncelediğim kaynaklarda Emineddin Külliyesi’nin vakıf kaydı vardır. Bir dönem külliyeye ait olan günümüzde özel mülkiyete geçmiş hamam yapısı için bu kapsamda Vakıflar Bölge Müdürlüğü zaman kaybetmeden bu alanlar için gerekli çalışmaları başlatabilir.
  • Kamulaştırma: Hamam ve şifahanenin olduğu düşünülen arazinin tapu kayıtlarının incelenerek 2863 sayılı kanuna atıfta bulunularak acele kamulaştırma kararı Mardin Büyükşehir Belediyesi veya Mardin Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından gerçekleştirilebilir. 2863 sayılı kanun kapsamında yapılacak kamulaştırmaya karşı sadece emsal değer artışı için dava açılabilmektedir. İlgili kurumlar hiç beklemeden yazışmaları başlatıp kamulaştırmayı gerçekleştirebilir.
  • Maili İnhidam: Maili inhidam bir binanın yıkılmaya yüz tuttuğu anlamına gelmektedir.  3194 sayılı İmar Kanunu’nun 39. maddesi gereğince valilik veya belediye tarafından maili inhidam kararı alınabilir. 2863 sayılı kanunun 10. maddesi gereğince tescilli kültür varlıklarının korunması malik veya maliklerin sorumluluğundadır.  Bu kapsamda yapı korunamıyorsa kişi hakkında aynı kanunun 65. maddesi gereği cezai işlem uygulaması yapılmaktadır. Taşınmaz kültür varlıkları için “maili inhidam” aşağıdaki süreçle gerçekleştirilir:
    • Yapının korunamadığı ve yıkılma ve ya zarar gördüğüne dair belediye/lere bağlı KUDEB (Koruma Uygulama ve Denetleme Bürosu) ve/ya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne dilekçe verilmesi, dilekçe aşamasında destekleyici belge ve fotoğrafların sunulması,
    • Koruma Kurulu tarafından yapının incelenmesi ve gerçekleştirilecek ilk toplantıda maili inhidam durumunun görüşülmesi; maili inhidam kararı alınması durumunda, kararın gerekli tedbirleri alması amacıyla maliklere ve belediyenin KUDEB birimine bildirilmesi,
    • KUDEB biriminin belirleyeceği süre zarfında, maliklerden alanın restorasyonunun gerçekleştirilmesinin talep edilmesi,
    • Malikler restorasyon için hiçbir çalışma gerçekleştirmemiş veya belirlenen süre içinde hiçbir önlem almamışsa; belediye restorasyonu re’sen gerçekleştirebilir. Bu kapsamda imar kanununa göre “idarece belirlenen süre içinde yapı sahibi tarafından tehlikeli durumun ortadan kaldırılmaması hâlinde, tehlikenin giderilmesi veya yıkım işleri belediye veya valilikçe yapılır ve masrafı % 20 fazlası ile yapı sahibinden tahsil edilir.”
    • Yapılan masraf maliklerden tahsil edilemez ise taşınmaz re’sen belediyenin mülkiyetine geçer.
    • Maili inhidam kararı alınan yapının restorasyonu gerçekleştirilmeden kamulaştırması için çalışmalara başlanılabilir. Maili inhidam kararı alınan bir taşınmaz için emsal davası açıldığında, bilir kişi normal kamulaştırma bedelinin çok daha altına fiyat biçmektedirBu nedenle bilhassa anıtsal taşınmaz kültür varlıklarının korunması ve gelecek nesillere aktarılması için maili inhidam kullanılabilecek yöntemlerden biridir.
    • Maili inhidam marangozhane olarak kullanılan kilise, ev olarak kullanılan ve yarı yıkık durumda olan sinagog, mesken olarak kullanılan medrese kalıntıları için çözüm olarak kullanılabilir.

Kamulaştırma gerçekleştirildikten sonra hamam kısmının, hazırlanan öneri restorasyon projesine uygun olarak restore edilmesi ve şifahane kalıntılarının kazı ile ortaya çıkarılması gerekmektedir. Böylelikle Anadolu’nun ilk külliyesi ve tıp fakültesi mirasına tam anlamıyla sahip çıkmış oluruz. Bu önerime ek olarak bu yazımda iki önerim daha olacak:

  • Mardin Artuklu Üniversite’sinin kuruluş yılını 2007’den 1123 yılı olarak revize edilmesini teklif ediyorum. 2023 yılında üniversite 900. yılını kutlamış olacak, bunun üniversiteye katacağı özgüveni ve vizyonu düşünün. İlk tıp fakültesi için haklı sebeplerimiz güçlenmiş olacaktır.

Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü Zinciriye Medresesi’ni tekrar Mardin Artuklu Üniversitesi’ne iade etmelidir. Mardin’in gözbebeği geçmişin bilim merkezi olan bu anıtsal kültür varlığının 1985 yılında kurulmuş “yeni vakıf” statüsünde bir kuruma verilmesini Mardinlilerin kabul edeceği bir durum değildir. Dilerseniz Mardin genelinde veya Mardinlilerin katılacağı bir anketle işi çözelim. Zinciriye Medresesi, Mardin Artuklu Üniversitesi’nin yeni yönetimi ile şehir ile iç içe daha fazla etkinlik gerçekleştirebilecek kapasitededir. Buna ek olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü gelir getirmesi noktasında ısrar ediliyorsa medreseye giriş; ücrete tabi edilip, anıtın bakım ve onarım masraflarına katkı sağlanabilir.

En ciddi şeylerin temelinde, en önemsiz şeyler vardır ve zaten küçük çekirdekten doğar kocaman bir ağaç.” demiştir İbn Hazm. Anadolu’nun ilk tıp fakültesinin yadigarı olan külliyenin hamam ve maristanını (şifahanesini) ayağa kaldıralım. Görünüşte sembolik olacak olan bu rekonstrüksiyon; üniversitenin ve şehrin geçmişten haz alan maddi manevi dinamiklerini daha da güçlendirecektir.