USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Mardin Müzesi

12-09-2022

Olabildiğince geçmişi çözümle, geleceği öngör, anı yaşa, bilgeliğin özü budur. (Dücane Cündioğlu).

 Mardin’in turizm destinasyonu içinde olmazsa olmaz ziyaret noktalarından biri olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Mardin Müzesi; yörenin tarihsel ve kültürel zenginliklerini yansıtan, günümüzden 45.000 yıl önce kullanılan paleolitik aletleri de içeren arkeolojik ve etnografik koleksiyonlara sahip bir müzedir. Müze; idari birimlerin yer aldığı bina ve sergi salonlarının bulunduğu ana bina olmak üzere iki ayrı yapıda hizmet vermektedir. Müze ana binasının giriş katındaki avluda Mezopotamya uygarlıklarına ait taş ve seramik eserler açık alanda teşhir edilmektedir. Bu katta hediyelik eşya dükkânı, kafeterya, Müze Eğitim Salonları yer almaktadır. Ana binanın güneyindeki avluda Arkeopark ve 500 kişilik açık hava tiyatrosu bulunmakta olup bu alanda konserler, sinema gösterimi gibi etkinlikler düzenlenmektedir. Arkeoparkta neolitik dönem model evi ve eşyaları, değirmenler, arkeolojik kazı oyun alanları bulunmaktadır. Müze ana binasının birinci katında ise Roma Dönemine ait mozaikler ve taş eserlerin bulunduğu açık teşhir alanı, 3D sinema ve seminer salonu, eser depoları, bölgede yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarından çıkan eserlerin sergilendiği teşhir salonları bulunmaktadır. İkinci katta dört adet kapalı teşhir salonu yer alır. Bu kattaki sergi salonlarında Mardin’de bulunmuş tarihi eserler; inanç, ticaret ve yaşam salonları şeklinde farklı temalar üzerinden kurgulanmıştır. Yine bu kattan; sahte eserler ve tarihi eser kaçakçılığına dikkat çekilen teşhir salonu gezilerek idari binaya geçilmektedir. Müze idari binasında; ihtisas kütüphanesi, sanat galerisi, konferans salonu, arşiv, uzman odaları, geleneksel el sanatları atölyesi, fotoğrafhane, mescit ve müdüriyet birimleri bulunmaktadır. Restorasyon, konservasyon ve analiz laboratuvarları; müze binasının batısındaki mekânlar üzerinde kurulmuş olup 250 metrekare alana sahiptir. Müze koleksiyonunda bulunan yaklaşık 40 bin eserin restorasyon ve konservasyon işlemlerinin tamamlandığı laboratuvarda, tüm Türkiye’den gelen kültür varlıklarına ait taş, sıva, harç, toprak, seramik gibi malzemeler analiz edilmektedir.1 Mardin Müzesi; 22 yıllık bir birikimle ve özellikle Nihat Erdoğan zamanındaki yönetimi ile bir müzeden çok daha fazlası haline gelerek “Arkeopark'ta Bir Gün Projesi” ile Uluslararası Tasarım İletişim Ödülleri (IDCA) ve Shining Star Awards (Parlayan Yıldız Ödülleri) “En Başarılı Müze” ödüllerini almıştır.  

Mardin Müzesi bu ara, ana binasının Süryani Katolik Vakfı’na devredilerek tekrar Patrikhaneye dönüştürülmesi ile gündeme gelmiştir. Müze binasını da içeren bu yapı kompleksinde bulunan Meryem Ana Kilisesi’nin kapısı üzerindeki Süryanice kitabesinde yapının; Süryanilerin Antakya Patriği İğnatiyus Behnam Banni tarafından M.S. 1895 yılında, Kalo ve Rafail isimli mimar kardeşler tarafından inşa edildiği ifade edilmektedir.2 Uzun bir süre dinî amaçlı hizmet veren yapı, daha sonraları askeri garnizon, çeşitli siyasi partilerin merkezi, kooperatif binası, sağlık ocağı ve polis karakolu olarak kullanılmıştır. Kültür Bakanlığı, binayı Süryani Katolik Vakfı’ndan 1979 yılında kamulaştırarak restorasyonunu yaptıktan sonra 2000 yılında “Mardin Müzesi” işlevi ile hizmete açmıştır.3 Kente sunulan katma değer ve kentteki misyonu ile Mardin Müzesi bir müzeden çok daha fazlasıdır. 

Patrikhanenin Süryani Katolik Cemaati’ne tekrardan devri kısa döneme dayanan bir hadise değildir. Yaklaşık 11 yıl önce başlayan sürecin bir sonucudur. Kilise Vakfı adına Fuat Çöllü, 2011'de Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açmış; Mahkeme davayı, "10 yıllık hak düşürücü süre geçti" gerekçesiyle reddetmiştir. Bunu Yargıtay da onamış ve karar kesinleşmiştir. Bunun ardından kilise yönetimi; “din ve vicdan hürriyeti, hak arama hürriyeti, mülkiyet hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle ve bireysel başvuru yoluyla bu kez Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur. Ancak AYM de “yerel mahkemenin kararlarının bariz şekilde keyfilik içermediği” gerekçesiyle başvuruyu reddetmiş ve iç hukuk yolu böylelikle tükenmiştir.4 Patrikhane’nin uzun süre kamu kurumları tarafından kullanılmasının yanı sıra Vakfın mülkiyetinde yer alan Meryem Ana Kilisesi uzun süre kapalı kalmış, 2018 yılında restore edilerek ibadete açılmıştır. Kilise; özgün mimarisi ve içindeki eserle birlikte turizme önemli katkı sunabilecekken sürekli kapalıdır. 

Mevcut durumda Dünya Süryani Katolik Patrikliği 1929 yılından beri Beyrut’ta bulunmaktadır. Şimdiki Patrik Mor İgnatious Joseph III Younan’dır. 2012 yılında Türkiye Süryani Katolik Patrik Genel Vekili Horepiskopos Yusuf Sağ açıklama yaparak Patrikhane’nin Vakfa iadesi durumunda merkezin Mardin’e taşınacağını açıklamıştı.5 Son durumda yurtiçindeki hukuk süreçleri tamamlanmasına rağmen Vakıf Patriklik binasının tekrar kendilerine devri için en üst düzey söz almış ve Kültür ve Turizm Bakanlığı müze için alternatif yerler aramaktadır.

Bu alternatiflerin başında Gazipaşa İlköğretim Okulu (Cebbur ailesi evi) yer almaktadır. Mardin Latifiye Mahallesi’nde Gazipaşa İlköğretim Okulu olarak uzun yıllar kullanılan binanın yapımına 1892 yılında başlanmıştır. Süryani Kadim Cemaati'nden Cebbur ailesine için, Mardin’in Mimar Sinan’ı olarak anılan mimarbaşı Sarkis Elyas Lole tarafından 1907 yılında inşaatı tamamlanmıştır. Bina uzun yıllar ev olarak kullanılmıştır. Odaların içi mükemmel bir şekilde oyma taşlarla süslenmiş ve her odanın bezeme tekniği bir diğerinden farklıdır. Eyvan girişleri ve eyvan içindeki kapılarla giriş sağlanan odaların her biri kendini sergileyen birer müzeyi andırmaktadır. Bina; Cumhuriyetin ilk yıllarında Mardin eski Milletvekili Abdurrezzak Şatana’ya satılmış; aynı bina bir süre sonra Özel İdare Müdürlüğü tarafından satın alınmıştır. 1934 yılından, restorasyonun için kapatıldığı 2011 yılına kadar eğitim-öğretim amaçlı olarak kullanılmıştır. 2011 yılında başlanan esaslı onarımın 11 yıl boyunca devam etmesinin sebebi binanın ciddi statik problemlerinin olmasıdır. Bina 716,80 metrekare alanda, 10 derslik ile hizmet vermiştir. Mevcut durumda Mardin Müzesi İdari Binası ve önündeki amfi dahil 3.300 M2 alanda hizmet etmektedir. Müzeler iklimlendirme, güvenlik, erişilebilirlik dâhil birçok kritere uygun olacak alanlarda kurulmaktadır. Eski yapıların bu kıstaslara uygun olarak donatılması oldukça meşakkatlidir. Gazipaşa İlkokulu’nun sadece etnografya müzesi olarak kullanılması da seçenekler arasındadır. Ancak mevcut durumda etnografya müzesi rolünü Sabancı Müzesi gayet iyi temsil etmektedir. Bina, Mardin’in en güzel sivil mimari örneklerinin başında yer almaktadır. Bu nedenle etnografik bir müze yerine; ilkokul geçmişi ile Türkiye’deki eğitim öğretimin geçmişini veya Mardin mimari tarihini anlatabilecek tematik küçük bir müze olarak değerlendirilebilir.

 Peki, Mardin Müzesi nereye taşnmalıdır? Dünyanın en zor işlerinden biri müzelerin taşınmasıdır. Müzeler taşınırken teşhirdeki ve depodaki eserlerin tek tek tasnif edilerek sayılması, kontrol edilmesi, korunarak taşımaya hazır hale getirilmesi gerekmektedir. Eserlerin taşınırken de en üst düzey güvenliğinin sağlanması ve yeni teşhir yerinin en iyi şekilde hazır olması gerekmektedir. Bu ilkeler ışığında müze yeri doğru seçilmelidir. Bana göre Mardin’de müze işlevi verilecek tarihi bir bina aramak yerine; Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Hasankeyf Müzesi, ve Gaziantep Zeugma Müzesi gibi modern bir müze inşa edilmelidir. Şimdiki müzede bile paleolitik, neolitik dönem eserlerinin çoğu ve mozaiklerin neredeyse tamamı teşhir edilememektedir. Bu nedenle depoda bulunan sergilemeye layık eserlerin sergileneceği, yeni yapılan kazılardan çıkacak eserler için de ileride değerlendirilebilecek rezerv alanlarına sahip, konferans, eğitim ve sergi salonlarına sahip modern bir müze şarttır. Müze binasının mimarisi ulusal ya da uluslararası bir mimari tasarım yarışması ile belirlenebilir. Yeni müzenin konumu; mevcut durumda büyük potansiyele sahip olan ancak hiçbir şekilde değerlendiremediğimiz Paleolitik Mağara, antik Çelbira Harabeleri ve tarihi İzzetpaşa Karakolu’nu içine alacak şekilde kurgulanabilir. Bu sahada kurgulanacak bir tasarım başlangıç, orta ve son dönem eserlerini tek çatı altında toplanmasını sağlayacak, müzeyi dünyanın en özgün müzesi haline getirecektir. Buna ek olarak imar baskısı altında bu alanlar yok olmadan veya beton binalar arasında kaybolmadan turizme ve Mardin’e kazandırılmış olacaktır. Çelbira Harabeleri ve tarihi İzzetpaşa Karakolu’ndan biraz bahsetmek istiyorum: Çelbira; Mardin Yenişehir İzzetpaşa mevkiinde bulunan Kürtçe’de 40 kuyu anlamına gelen “Çelbira” veya “Çılbîra” antik dönemin bilinen en büyük üzüm işliklerindendir. Yamaçlarında kaya mezarları da bulunan bu işlik alanında yürütülen kazılar neticesinde, geçmişi M.S. 4. yüzyıla dayanan 105 sarnıç ve 10 üzüm ezme alanı ortaya çıkarılmıştır. Bu anlamda Çelbira antik çağın belki de en eski üzüm işliği ve şarap fabrikası konumundadır. Alanın güney yamacında bulunan kilise kalıntısı bölgeye kutsal bir nitelik kazandırmaktadır. Ayrıca komşu köylerde yaşayan köylüler halen gelip burada pekmez, pestil üretmektedir. İzzetpaşa Karakolu: İzzetpaşa Jandarma Karakolu binası eski Mardin-Diyarbakır yolu üzerinde Cumhuriyet’in ilk yıllarında inşa edilmiş olup savunma amaçlı yapılar arasında özgün mimariye sahiptir. Bina yapım tekniği olarak da kendine hastır. Zemin katı yığma iken, ikinci katta demir rayları taşıyıcı kiriş olarak kullanılmıştır.  Maalesef bu kirişler hurdacılar tarafından sökülerek çalınmıştır. Yapı yıkılma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Binanın acil olarak restore edilmesi gerekmektedir.

 Günümüzde mevcut Mardin Müzesi kültürel ve sosyal etkileri ile bir müzeden çok daha fazlasıdır. Mardin Müzesi vizyonunu küçültmeden Mardin’in geçmişine yakışır bir alana taşınmalıdır. Patrikhane’nin tekrar Mardin’e gelmesi bölgede uzun yıllara dayalı bir arada yaşama kültürünü pekiştirecektir.  Ancak aşağıdaki koşulların sağlanması gerekmektedir:

  • Devir protokolü/anlaşmasında Patriklik merkezinin Mardin’de olması kayıt altına alınmalı ve bu şarta açıkça bağlanmalıdır.
  • Patrikhane ve Meryem Ana Kilisesi, Deyrulzafaran Manastırı gibi ziyarete açık olmalıdır.
  • Mardin Müzesinin taşınması için yeterli zaman verilmelidir.

Mardin bir Dünya markası, Türkiye’de ve Dünya’da tek vb. sözleri çok işitiyoruz. Bu sözler faaliyete geçmedikçe laf-ı güzaf... Eğer Mardin dünya çapında kültür ve inanç turizm merkezi olacaksa, 22 yaş ortalamasıyla kültürlü gençlerin yetişeceği bir memleket ise bu kültür mirasına sahip çıkmalıdır. Mardin Müzesi’nin birikimi küçük küçük tarihi yapılara dağıtılarak yok edilmemeli. Mardin, atalarımızın vizyonu ile bugünkü değerli konumdadır. Vizyonu dar olanın geleceği kıt olur…